'Ekonomik açıdan inanılmaz bir döneme girdik' diyen Prof. Dr. Özgür Demirtaş; paylaştığı videoyla gündem oldu. 'İlkokul mezunlarının anlayacağı şekilde anlatacağım' diyerek BDDK kararlarını ve Kur Korumalı Mevduat Fonu çalışmasını eleştiren Demirtaş; hazinenin parasının dağıtıldığını çözümün bu olmadığını belirtti.
İŞTE 1 MİLYONDAN FAZLA İZLENEN O VİDEODAN KESİTLER...
'İnanılmaz bir döneme girdik. 24 Ocak 2022'de BDDK bazı kararlar açıkladı. 900 bin dolardan fazla hesabınızda para varsa bu şirketlerin kredi kullanımı yasaklandı. Şirketlere 900 bin dolardan fazla dövizini bozdurma kuralı getirildi. Türkiye'deki birçok şirket günlük giderler için kredi çeker. 900 bin dolar orta ölçekli bir firma için küçük bir rakam.
'AH CANIM ARKADAŞIM O İŞLER ÖYLE KOLAY OLSAYDI...'
Bu iyi bir şey değil mi? Ah benim canım arkadaşım o işler o kadar kolay olsaydı kimse döviz sıkıntısı yaşamazdı. Demek ki o işler öyle olmuyor. O kadar kolay olsaydı ekonomi kitapları yazılmazdı. İthalat yapılması gerekiyor. Bunun sonunda ne olacak arkadaşlar? Herkese uyarılarda buluyorum ama işe yaramadı.
'HAZİNENİN PARASINI DAĞITIYORLAR, ÇÖZÜM BU DEĞİL!'
Keşke söylediklerim doğru çıkmasaydı. Türkiye'de çok uzun süredir dolar artıyor. İnsanlar dolar alıyor çünkü enflasyondan korunmak istiyor. Kur korumalı mevduat diye bir şey çıktı. Bu mevduattan sonra dolar düştü, sonra yeniden yükseldi. Kur korumalı mevduat lirasına yatırılan paraların bize zararı çok yüksek. Bu parayı kim ödüyor, hazine! Hazinenin parası vatandaşın parası. Çözüm bu değil arkadaşlar.
ÖZGÜR DEMİRTAŞ: 'EKONOMİ SİYASET, DİN, DİL İŞİ DEĞİLDİR GÜVEN İŞİDİR'
Bir bardak suyu aldınız başka bir bardağa boşalttınız. Kur korumalı mevduat doların ta kendisi. Zaten anında gidip dolar alacaklar. Siz şirketleri zorladınız mevduata geçtiniz, o zarar giderek daha da artacak. Bu çıkar yol değil. Ekonomi siyaset işi değildir, ekonomi din işi dil işi değildir. Ekonomi güvendir. Güveni bozarsanız problem yaşarsınız. Bu işin sonu ne olacak? Eğer düşünceniz seçime kadar gidelim de sonrasında ne olursa olsunsa ah bize! Bir yıllık değil on yıllık yüz yıllık planlar yapmalıyız.'
