ŞOK - Tarihi kayıtlara göre, Tutankhamun ve Polonya Kralı IV. Casimir gibi önemli kişiliklerin mezarlarında yapılan kazılar sırasında görev alan birçok arkeolog ve restoratörün gizemli hastalıklara yakalanması ya da yaşamını yitirmesi, Aspergillus flavus mantarının kötü ününü artırdı. Bu olaylar, halk arasında “mezar laneti” efsanesinin doğmasına sebep oldu ve uzun yıllar boyunca mezarlardaki bu gizemli tehlike korku kaynağı oldu.
Ancak bu kez bilim, o lanetin arkasındaki karanlık sis perdesini farklı bir gözle araladı. Yapılan laboratuvar incelemelerinde mantarın, özellikle lösemi hücrelerinin büyümesini durdurabilecek biyolojik aktif bileşikler ürettiği saptandı.
MODERN TIPTA YENİ UMUT
Araştırmacılar, mantarın elde ettiği maddeleri arı sütünden izole edilen bir molekülle birleştirdiklerinde etkileyici sonuçlara ulaştı. Elde edilen karışımın, günümüzde lösemi tedavisinde yaygın olarak kullanılan sitarabin ve daunorubisin isimli kemoterapi ilaçları kadar etkili olduğu bildirildi.
Pennsylvania Üniversitesi Kimya ve Biyomoleküler Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Sherry Gao, “Kanser hücrelerinin bölünmesinde görevli mikrotübülleri hedef alan bu bileşik, tümörlerin büyümesini ciddi şekilde yavaşlatıyor. Bu da yeni nesil tedavilere zemin hazırlayabilir” ifadelerini kullandı.
PENİSİLİNDEN SONRA YENİ MUCİZE Mİ?
Dr. Gao, bu keşfin doğanın henüz keşfedilmemiş tedavi kaynaklarına işaret ettiğini vurgulayarak, “Bir zamanlar milyonlarca insanın hayatını kurtaran penisilin mantarlardan elde edildi. Bugün aynı kaynaktan başka bir umut doğuyor olabilir” dedi.
TARİHİN LANETİ TIBBİ İLACA DÖNÜŞTÜ
Bir zamanlar sadece mistik hikâyelerle anılan ve bilim dışı korkulara neden olan bu antik mantar türü, şimdi çağımızın en ölümcül hastalıklarından birine karşı umut verici bir silah olarak değerlendiriliyor. Araştırma ekibi, elde edilen sonuçların ileri klinik çalışmalarla desteklenmesi durumunda, kanser tedavisinde önemli bir adım atılabileceğini belirtiyor.