Üç yil boyunca rahipler, kendilerini bedenlerinden arindiran siki bir fiziksel aktivite rejimi uygulayarak, yalnizca findik ve tohumlardan olusan özel bir diyete göre besleniyorlardi.
Üç yil boyunca rahipler, kendilerini bedenlerinden arindiran siki bir fiziksel aktivite rejimi uygulayarak, yalnizca findik ve tohumlardan olusan özel bir diyete göre besleniyorlardi.
Daha sonra üç yil daha sadece agaç kabugu ve kökleri yiyip normalde kaseleri cilalamak için kullanilan urushi agacinin özünden yapilan zehirli bir çayi içmeye basliyorlardi.
Bu, kusmaya ve vücut sivilarinin hizli bir sekilde kaybina neden oluyor ve en önemlisi ölümden sonra vücudun çürümesine neden olabilecek kurtçuklari ve parazitleri öldürüyordu.
Bu korkunç uygulamalar sonrasi birçogu mumyaya dönüsmek için hazir olsa da bazilari için bu süreç 20 yila kadar sürüyordu.
Kesis, son döngüsünü tamamlamadan önce yemek yemeyi birakiyor ve 100 gün boyunca sadece çok az miktarda tuzlu su içiyordu.
Ölümün yaklastigini hissettiklerinde, kesisin müritleri onu üç metre derinligindeki bir çukurun dibindeki bir çam kutusuna lotus pozisyonunda yerlestiriyordu.
Kesisin yanina sadece ince bir bambudan olusan hava tüpü ve bir zil birakiliyordu.
Zil, kesisin hala hayatta olup olmadigini ögrenmek için kullaniliyordu. Zil çalmiyorsa, hava tüpü çikariliyor ve mezar mühürleniyordu.
Tüm bu acili uygulamalara ragmen birçok kesisin cesedinin çürüdügü biliniyor.
Bu korkunç ritüelin Kukai adli bir kesisten kaynaklandigi düsünülüyor.