ŞOK - İstanbul, 23 Nisan’da yaşanan 6.3 büyüklüğündeki depremin ardından artçı sarsıntılarla tedirgin olmaya devam ediyor. Son olarak 20 Mayıs Salı gecesi saat 23.26’da hissedilen Marmara Denizi merkezli 4.2 büyüklüğündeki depremle ilgili uzmanlardan açıklamalar gelirken, dikkat çeken değerlendirme Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’dan geldi.


Beyaz TV’de katıldığı “Ne Var Ne Yok Soru Cevap” programında konuşan Üşümezsoy, yaşanan sarsıntının yeni bir fay hattıyla değil, daha önce kırılmış bir fayda meydana gelen gecikmiş bir kırılma olduğunu söyledi.


“Bu yaşadığımız deprem artçı deprem. Öncü deprem değil. Bitmiş bir fayda yaşanan deprem” diyen Üşümezsoy, 23 Nisan’daki ana şoktan sonra aynı rota üzerinde dizilen artçıların sürdüğünü ifade etti.


Depremin oluştuğu hattı haritalandırır gibi anlatan Üşümezsoy, şu ifadeleri kullandı:
“Silivri’den binin kayığa, sürün arabanızı kayığınızı gelin Kumburgaz açıklarına. Büyükçekmece’ye gelmeden yaptığınız 30 kilometrelik bu seyahat aynı depremin takip ettiği rota.


En ucunda 23 Nisan’dan sonra hissedilen artçıda millet ‘yeni fay’ diye sokağa döküldü. Bu yeni fay değil. Diyelim bir yürüyüş yarışı var. Birinci gelen ana şok oluyor, burada ana şok 6.3 büyüklüğündeki deprem.”


4.2’lik sarsıntının büyük depremin ardından oluşan geç hareketlenmelerden biri olduğunu belirten Üşümezsoy, “Bu fay 300 kilometre kırıldıktan sonra içinde az hareket etmiş geç kalmış kırılmalar oluyor. 4.2 büyüklüğündeki deprem bu” dedi.


Ayrıca olası riskler hakkında da konuşan Üşümezsoy, “Bizi korkutacak olan şey bu faydan stres boşaldıktan sonra boşalan stresin komşu faya geçmesi” diyerek uyarıda bulundu.


İstanbul açıklarındaki fay yapısına ilişkin olarak da “Bu fay iki parçaydı” diyen Üşümezsoy, şu tespiti yaptı:



“Daha önce biri Silivri-Kumburgaz, diğeri Büyükçekmece’den başlayan iki fay olduğu söyleniyordu. Dedim ki 50 kilometrelik tek bir fay yok, iki ayrı fay var ve kırılırsa da ayrı ayrı kırılır.


Bu son depremler gösterdi ki birinci parça kırıldı, ikincide ise hareket yok. Büyükçekmece’den Küçükçekmece’ye kadar giden deniz sırtında bir fay yok. Orada hiç artçı olmaması da bunu kanıtlıyor.”