ŞOK - Bir süre manşetlerde yer aldıktan sonra bir süre görülmediği için unutulan müsilaj kabusu Marmara'da yeniden görüldü. İlk kez 2021 yılında gündeme taşınan ve denizin yüzeyini kaplayarak canlı yaşamını öldüren müsilaj (deniz salyası) konusunda konunun uzmanından önemli uyarılar geldi.
TEKRARLAMA SIKLIĞI AZALDI
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın artık sık sık tekrar etmeye başladığını ve bunun bizleri alarma geçirmesi gerektiğini söyledi. Son olarak Haziran 2025'te yüzey ve su kolonunda görünmez halde bulunan müsilajın üç ay sonra, yeniden gözlemlenmesinin hayra işaret olmadığına vurgu yapılıyor. Prof. Dr. Sarı, “Bu kadar erken ortaya çıkması konunun aciliyetini gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
HIZINA BAKILIRSA 1 AYIMIZ VAR
Gemlik Körfezi, Tekirdağ kıyıları, Marmara Adası çevresi, Bandırma ve Erdek körfezleri ile Çanakkale Boğazı girişinde 10 ila 30 metre derinliklerde müsilaj tespit edildiğini belirten Prof. Dr. Sarı, bu hızla yayılması halinde müsilajın 4 hafta içinde tüm Marmara’ya yayılabileceğini kaydetti. Müsilajın, Marmara Denizi’nin hassas yapısı, iklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışları ve yüksek kirlilik yüküyle tetiklendiğini belirten Sarı, “İlk iki tetikleyiciye müdahale şansımız yok, elimizdeki tek araç denizin kirlilik yükünü azaltmak” diye konuştu.
'KENDİLİĞİNDEN GEÇMEYECEK ÖNLEM ALINMALI'
2021’de imzalanan Marmara Denizi Eylem Planı’nın etkili uygulanmadığını vurgulayan Prof. Dr. Sarı, “Yetkili birimler müsilajın kendiliğinden geçmesini bekliyor, sonra sonuçsuz toplantılar yapılıyor. Yazın yüzeyde görünmeyince ‘kurtulduk’ diye seviniyoruz. Bu tam anlamıyla bir kısır döngü” şeklinde konuştu. “Denizin biyolojik çeşitliliği uzun yıllar geri dönmeyecek şekilde zarar gördü. Balıkçılık sektörü ilk kurban; küçük balıkçılar avlanamaz hale geldi, endüstriyel balıkçılar Marmara’yı terk etti” diyen Prof. Dr. Sarı, acil uygulanması gereken adımları şu şekilde ifade etti:
- "Yeni bir acil eylem planı hazırlanmalı.
- Çalışmayan arıtma tesisleri devreye alınmalı, inşaatı sürenler tamamlanmalı.
- Endüstriyel atıklar denetimle kontrol altına alınmalı.
- Arıtma tesisleri ileri biyolojik arıtmaya dönüştürülmeli.
- Merkezi yönetim ve yerel yönetimler işbirliği yapmalı.
- Ulusal ölçekte farkındalık kampanyaları başlatılmalı."