ŞOK - Şiiri nefes, kalemi ise direniş aracı olarak gören Meltem Güdemezoğlu, yalnızca bir şair değil; aynı zamanda toplumsal normlara karşı kelimeleriyle yürüyen bir kadın. Serebral Palsi ile yaşamayı “engel değil, içsel gücün temsili” olarak tanımlayan Güdemezoğlu, Gaziantep’te hem kamu çalışanı hem de üretken bir edebiyat emekçisi olarak hayatını sürdürüyor.
'HAYAT MÜCADELEM BEBEKLİĞİMDE BAŞLADI'
1988 yılında Gaziantep’te doğan Meltem Güdemezoğlu, Mersin Çağ Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü’nü bitirdikten sonra EKPSS’de Türkiye 30’unculuğu elde ederek kamuda görev almış. “Engel” kavramına karşı duruşu net.
GERÇEK ENGEL, SEVGİSİZLİKTİR
Hayatında hiçbir dönemde isyan etmediğini söyleyen Güdemezoğlu, “Yapamadıklarıma değil, yapabildiklerime odaklandım” diyor. Onun için engeller, mücadele azmini büyüten dönüşüm alanlarına dönüşüyor.
Engelli bireyler için düzenlenen sembolik günlere mesafeli bir yaklaşım sergileyen Güdemezoğlu, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü için şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bu bir tiyatro değil; haklarımızı bir günde değil, her gün talep ediyoruz. Şiir hem terapim hem mücadelem”
Yazmaya lise yıllarında, gece yarısı tuşlu telefonuna dizeler dökerek başlayan Meltem Güdemezoğlu için şiir, zamanla bir ifade biçiminden çok daha fazlasına dönüşmüş.
“Şiir, zamanla iç dünyamın sesi, terapim ve mücadelem haline geldi.”
Yazma ritüellerini belirli saatlere sıkıştırmadığını söyleyen şair, ilhamı gecenin sessizliğinde, sabah kahvesinde ya da denizin kıyısında bulduğunu anlatıyor.
“Dilsiz Yara”: Sessiz çığlıkların yankısı
Üç yıl süren bir emeğin ürünü olan “Dilsiz Yara” adlı kitabı, 6 Şubat depreminin ardından daha da derinleşmiş.
“Telafisi olmayan gecelerin ardından acılarımız dilsizdi. Bu eser, acının yankısı oldu.”
“Eylülde Sevmek İstedim Seni”: Aşk ve yalnızlığın dili
Şairin diğer kitabı ise aşkın, yalnızlığın ve umudun renklerini barındırıyor. Lise çağından itibaren her yaş grubuna hitap eden bu kitap, sevmenin ve sevilmenin değerini hatırlatıyor.
“Şiirle toplumu dönüştürebiliriz”
Güdemezoğlu, edebiyatın özellikle şiir yoluyla topluma dokunabileceğine inanıyor: “Duygularımız yoksullaştıkça şiirin iyileştirici gücüne daha çok ihtiyaç duyuyoruz.”
Yazı dilinde serbest ölçüyü tercih eden şair, içsel bir müzikle kalemini dans ettirdiğini, org çalarken bile şiirler doğabildiğini söylüyor.
Yarına dair projeler
Güdemezoğlu, denemeler, makaleler ve röportajları içeren yeni bir kitap hazırlığında. Ayrıca beste ve resim sanatı alanında da üretimlerine devam etmeyi planlıyor.
Edebi ilham kaynakları
Nazım Hikmet, Cemal Süreyya, Füruğ Ferruhzad, Ahmet Arif gibi büyük ustalar onun ilham panosunda yer alıyor. Ancak o, kendi sesiyle var olmayı tercih ediyor.
Hayata bir cümleyle dokunmak
Röportajın sonunda, Meltem Güdemezoğlu’nun yaşama bakışını özetleyen şu cümle akılda kalıyor: “Hayat kahve gibidir: Bazen şekerli, bazen acı… Ama sen tatlandırmasını bilirsen mutlu olursun. Asla pes etme. Her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı vardır.”