ŞOK - Ekonomim yazarı Alaatin Aktaş, kendisine birçok soru sorulduğunu yazdı.

Aktaş'ın yazısı şöyle:

"


Anasayfa
Son Dakika
Ekonomi
Finans
Yazarlar
Dünya
Gündem
Sektörler
Döviz Bülteni
Ekonomi Sözlüğü

Ekonomim
Yazarlar
Alaattin AKTAŞ
“Paramı nasıl değerlendireyim?”
“Paramı nasıl değerlendireyim?”
Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ
EKO ANALİZ
11 Haziran 2025 Çarşamba

Ekonomi yazarı olunca bazı okurlar ve dostlar karşılarında ekonomiyle ilgili hemen her şeyi bilen, hele hele paradan para kazanmanın o “sihirli” formülünü hemen söyleyebilecek konumda olan biri var zanneder. Sorular üç aşağı beş yukarı hep aynıdır.

“Sizce paramı nasıl değerlendirmeliyim?” Soran kişiye göre yanıtım değişir. Eğer soru sahibi yeni tanıştığım ve araya bir mesafe koymam gerektiğini hissettiğim bir kişiyse “Ben yatırım danışmanı değilim, bilemem” der geçerim. Aslında doğrusu da budur zaten, ben yatırım danışmanı değilim ve sağlıklı bir öneride bulunamam.

Yok eğer soruyu soranı az çok tanıyorsam ya da karşımda genç bir öğrenci varsa yine yatırım önerisinde bulunmam, yani “Paranı şöyle değerlendir” demem, diyemem ama yaklaşımım değişir.

“Sakıncası yoksa söyler misin, ne kadar paran var?”

Bazıları tasarruflarının tutarını söylemek istemez, söyleyen de olur.

Tutar şu açıdan önemlidir, belli bir vade sonrası için ne yapılmak istendiğini gösterir.

Karşımdaki genç bir öğrencidir örneğin, der ki “10 bin liram var, 20 bin liram var”...

“Peki bu parayı bir yıl içinde yüzde kaç artırmayı hedefliyorsun?”

“Bilmem ki” diye yanıtlar genellikle genç arkadaşım; “Ne kadar artarsa işte, yüzde 40-50, olursa daha fazla, bilmiyorum”...

“Diyelim 20 bin lira tasarrufun var ve bir yılda yüzde 50 artırıp bunu 30 bin liraya çıkardın. Peki 30 bin lirayla ne yapmak istiyorsun, amacın ne?”

Kimisi hiçbir planının olmadığını söyler; kimisi “Harcayacağım, belki arkadaşlarımla küçük bir tatile çıkarım” ya da “Aklımda şunu almak var, bu parayı o amaçla kullanacağım” der.

“Yapmak istediğin tatile ya da almak istediğine bugünkü 20 bin liran yetmiyor mu?”

“Yetebilir, pek düşünmedim.”

“Öyleyse tekrar düşün, bugün 20 bine yapabileceğini ya da alabileceğini, seneye 30 bine gerçekleştiremeyebilirsin.”

Ya çok parasi olanlar...
Birkaç milyon lirası olanlar da vardır tabii ki.

Onlarla sohbet özünde aynı olmakla birlikte biraz farklı gelişir.

Örneğin 2 milyon lira yüzde 50 artırılıp 3 milyon yapıldığında bu paranın harcanacağı bir yer genellikle vardır, bu planlanmıştır.

“Aklımda oğlum-kızım için küçük bir ev almak var” ya da “Araba epeyce eskidi, artık yenilemek istiyorum, bir kısmını ona ayıracağım.”

Onlara önerim de pek değişmez.

“Bu söylediklerini bugünün 2 milyonuyla yapabiliyorsan, şimdiden yapmaya bak. Bir yıl sonrasının 3 milyonu bunlar için belki fazla bile gelir ama bir de bakmışsın o 3 milyon bugünkü 2 milyonun altında bir alım gücünde kalmış. Karar senin!”

Amaç hep harcamak değildir
Tabii ki buraya kadar aktardıklarım gelecekte mutlaka bir şeyler alma, reel olarak büyüteceğini umduğu parayı bir şekilde harcama planı yapanlarla ilgili.

İşini, dolayısıyla gelirini kaybedeceği kaygısıyla gelecek için kendine güvence yaratmak isteyenler yok mu, olmaz mı?

Ya da çocuğunu okutmak için, evlendirmek için birikim yapmaya çalışanlar... Bu durumda olanlara tabii ki “Bugünden harcamaya bakın” demek çok abes olur, zaten böyle bir öneri de dile getirilemez.

Enflasyonun üstünde kazanmak...
Türkiye’de tasarruf edip de enflasyonun üstünde bir getiri sağlamak ne yazık ki pek mümkün olmuyor. Açıklanan enflasyon oranına göre kayba uğramamak bile kazanç sayılıyor artık.

Riski göze aldıkça reel kazanç olasılığı tabii ki artıyor ama dediğim gibi bu durum ancak risk üstlenebilmeyi gerektiriyor. Örneğin hisse senedi yatırımı yaparak enflasyonun çok çok üstünde getiri sağlamak mümkün; ama enflasyonun çok altında getiriye razı olmak bir yana anaparadan kayba uğramak bile söz konusu.

Peki finansal yatırım araçlarında son durum ne?

Son verileri TÜİK dün açıkladı...

Genel gidişatı görebilmek için aylık ya da üç aylık verilere bakmak yanıltıcı olabilir, o yüzden bir yıllık verileri aktarmak istiyorum.

Son bir yılda TÜFE artışından arındırılmış olarak en yüksek reel getiriyi yüzde 25 ile külçe altın sağladı.

Reel getiri sağlayan bir diğer tasarruf aracı ise yaklaşık yüzde 6 ile mevduat.

Diğer tüm finansal araçlar reel kayba yol açtı...

Mayıs itibarıyla son bir yılda borsada yüzde 34 reel kayıp var. Hisse bazlı değerlendirme yapıldığında tabii ki çok yüksek oranda reel getiri de söz konusudur, yüzde 34’ün çok üstünde kayıp da...

Son bir yılda dolarda yüzde 11, devlet iç borçlanma senedinde yüzde 10, euroda ise yüzde 7 kayıp oluştu.

Üstelik bu oranlar, TÜİK’in o çok tartışmalı TÜFE artışına göre hesaplanan oranlar. TÜFE artışı daha yüksek kabul edilirse çok muhtemeldir ki mevduatın getirisi de sıfırlanır, kala kala bir tek külçe altında reel getiri kalır.

Şu durumda tasarrufunu belli finansal araçlara yatırarak değerlendirip bir süre sonra harcamak isteyenlere tekrar soralım:

“İyi düşündünüz mü, sakın şimdi harcamak daha iyi olmasın!”

Kaynak: HABER MERKEZİ