ŞOK - Yangında eşini ve küçük kızını kaybeden Yaprak Yeşilada Yalçın, duruşma salonunda gözyaşlarıyla konuştu. Alevlerin oteli sardığı o dehşet anlarını şöyle anlattı:
“Koridora çıktığımızda dumanlar her yeri sarmıştı. Kızım bana ‘Anne ölmek istemiyorum’ dedi... Bu, ondan duyduğum son söz oldu. İçim yandı, gözüm karardı. Kendimi bir şekilde başka bir odaya attım. Yanımda büyük kızım vardı. Onun telefonuyla eşimi aradım, sadece bir odaya geçebilmiş. ‘Kapatmam gerekiyor’ dedi. Bu da onunla son konuşmam oldu. O otel adeta bir tabuttu.”
Yalçın, kaybettiği eşi için “Hayatını eğitime adamış bir öğretmendi. Sayısız öğrenciye dokundu. Ben nasıl çıktım da o çıkamadı?” sözleriyle salondaki herkesi duygulandırdı.
'HERKES SUÇU BİRBİRİNE ATIYOR'
Konuşmasının devamında sanıkların duruşmalardaki tutumunu eleştiren Yalçın, “Beş gün boyunca her biri tek tek nasıl hiçbir şeyden sorumlu olmadıklarını anlattı. Bu kadar çok unvanı olan insanların, bu kadar küçük düşmesini beklemezdim. Artık tek umudum Türk yargısı. En doğru kararın verileceğine güvenim tam” dedi.
'YANGIN MERDİVENLERİ TAHTADAN YAPILMIŞ'
Duruşmada söz alan bir diğer müşteki Nazmiye Şişli de, yangın gecesinin ihmaller zinciriyle dolu olduğunu vurguladı. Otelin 11. katında konaklayan Şişli, facia anını şöyle aktardı:
“Gece bir huzursuzluk içindeydim, uyuyamadım. Bir arkadaşım beni arayarak uyardı; ‘Asansöre binmeyin, hemen inin’ dedi. O an odanın içi dumana boğulmaya başladı. Ne bir alarm vardı ne de bizi uyaracak bir sistem... Panik içinde merdiven boşluğuna yöneldik. Göz gözü görmüyordu. Tahta bir kapıdan yangın merdivenine ulaşmaya çalıştık. El yordamıyla alt katlara inmeye başladık. Resepsiyon bölümüne vardığımızda içerisi tamamen kaostu.”
Şişli, yangın merdiveni kapısının tahta olması ve alarm sisteminin bulunmamasını “akıl almaz bir ihmal” olarak niteledi.