ŞOK- Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Sözbilir, 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ülke genelinde yürütülen saha çalışmaları kapsamında 485 fayın incelendiğini belirtti. Bu faylardan 30’unun, uzun süredir deprem üretmeyen ve stres biriktirmeye devam eden "sismik boşluk" sınıfında yer aldığını söyledi.
Sözbilir, “Bu fayların bazıları 3 bin ila 4 bin yıldır kırılmamış durumda. Bu da büyük yıkıcı depremler üretme potansiyelini artırıyor” dedi.
İSTANBUL VE BATI ANADOLU İÇİN KRİTİK UYARI
İstanbul’un güneyindeki Kumburgaz, Adalar ve Avcılar segmentlerinin oluşturduğu fay hattında yıkıcı bir depremin beklendiğine dikkat çeken Sözbilir, “Bu segmentlerdeki hareketlilik, Marmara Bölgesi için ciddi risk taşıyor” diye konuştu.
Batı Anadolu'da da riskli faylara dikkat çeken Sözbilir, İzmir’deki Tuzla fayı, Balıkesir’deki Gökçeyazı segmenti, Eskişehir fayı ve Orta Anadolu’da Tuz Gölü ile Kayseri-Erciyes faylarını örnek gösterdi.
Doğu Anadolu'da ise Erzincan-Bingöl arasındaki Yedisu Fayı, Malatya, Ovacık, Şirvan, Cizre ve Yüksekova gibi bölgelerde bulunan fayların da aynı sınıfta değerlendirildiğini ifade etti.
Sözbilir, şunları kaydetti:
"Akdeniz ve Ege Denizi'nde de aslında denizin içinde belirli faylar var. Ama onların dışında karada 30'a yakın fay var. Batı Anadolu'da İzmir'de Tuzla, Gökçeyazı segmentli Balıkesir, Eskişehir faylarını sayabiliriz. Orta Anadolu'da Tuz Gölü, Kayseri-Erciyes ve Erkilet fayları bu sınıfın içine giriyor. Kuzey Anadolu Fayı üzerinde çoğu kırılmış durumda ama bir kısmı da Erzincan, Bingöl tarafındaki Yedisu Fayı gibi parçalar, sismik boşluk sınıfında değerlendiriliyor. Doğuya doğru gittiğimizde Malatya, Ovacık gibi faylar sismik boşluk sınıfında değerlendiriliyor. 3 bin, 4 bin yıldır deprem üretmemiş faylar. Sürekli stres biriktiriyor. Güneydoğu Anadolu bindirme kuşağı var. Bu da çok büyük ölçekli bir fay hattı. Burada da Şirvan, Cizre ve Yüksekova fayları sismik boşluk sınıfında değerlendirilen faylar sınıfına giriyor."
'FAY SAKINIM BANDI' UYGULAMASI GÜNDEMDE
Prof. Dr. Sözbilir, bu faylar üzerinde yapılaşmanın kontrol altına alınması gerektiğini belirterek, “Bu tür alanlarda ‘fay sakınım bandı’ adı verilen koruma bölgeleri oluşturulmalı. Bu bantlar yapılaşmayı engellemeli veya sınırlandırmalı. Mevcut yapı stoğunun da fayın hareketi karşısında ne kadar hasar göreceği analiz edilmeli. Eğer hasar riski yüksekse, kentsel dönüşüm kapsamında değerlendirilmelidir” dedi.
DEÜ Deprem Araştırma Merkezi’nin hazırladığı raporların, ilgili belediyelere iletildiğini belirten Sözbilir, bu belediyelerin de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile koordinasyon içinde çalıştığını aktardı.