ŞOK - Özbekistan’da Türk tarihi açısından son derece önemli bir keşfe imza atıldı. Başkent Taşkent yakınlarındaki eski şehir kalıntılarında, Batı Göktürk Kağanlığı dönemine ait olduğu belirlenen ve üzerinde "Türk-Kağan" ifadesi yer alan madeni bir para bulundu. Bu sikkenin, “Türk” adının yer aldığı en eski belge olabileceği belirtiliyor.
Keşfi gerçekleştiren Özbekistan Bilimler Akademisi Milli Arkeoloji Merkezi Uzmanı Prof. Dr. Gaybulla Babayarov, madeni paranın tarihi, yazım dili ve Türk tarihi açısından taşıdığı önem hakkında çarpıcı bilgiler verdi. Babayarov, buluntunun detaylarını ilk kez TRT Haber’den Ayşe Şimşek’e anlattı.
Taşkent’in tarihi Çaç bölgesinde bulunan bronz sikkeler arasında, Soğdça yazılı çeşitlerden bazılarında “Türk-Kağan” ifadesinin yer aldığını belirten Prof. Dr. Babayarov, bu unvanın ilk kez bu paralar üzerinde net şekilde kullanıldığını vurguladı.
“Yine, bu sikkelerin hem barındırdığı ikonografi, hem yapım tarzı (çapı, ağırlığı, teknik yapımı, metal özellikleri vs.) onları daha sonra bastırıldığı anlaşılan Batı Göktürklerinin Yabgu-Kağanlık (7. yüzyılın başı–30’lu yıllar) ve Kağanlık dönemi (630-740) sikkelerinden farklı kılıyor.”
BU SİKKE HANGİ KAĞANA AİT?
Sikke üzerindeki yazı ve dönemin arkeolojik verileri ışığında değerlendirmelerde bulunan Babayarov, bu tarihi paranın Batı Göktürklerin önemli liderlerinden birinin torunlarına ait olabileceğini belirtti ve “Hem arkeolojik katmanlardan anlaşılacağı üzere hem de Soğdça yazının sistemine ve yazı biçimine göre 6-7. yüzyıllara ait olduğunu düşündüğüm bu Türk-Kağan sikkesi, Batı Göktürk Kağanlarından birine, muhtemelen Kağanlığın kurucularından biri İstemi Kağan’ın Fergana’da yönetimde bulunan torunlarına ait olabilir.” şeklinde konuştu.
Babayarov, sikkede yer alan “Türk-Kağan” tabirinin, tarihsel olarak bilinen en erken dönemli belgelerden biri olabileceğini ifade etti: “Türk-Kağan kelimesinin ilk belirtildiği tarih 8. yüzyılın ilk çeyreğine uzanıyordu. Bilindiği gibi, bu tabir ilk olarak Orhun bölgesinde dikilen Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarında görülmüştü. Ondan önce de Çin kaynaklarındaki 'Tu-jüe Ko-han' kelimesi 'Türk Kağan' olarak kullanılıyordu.”
“Bu sikke ile beraber 'Türk' kelimesinin geçtiği bu tarihi belgenin, Türk adının tarihini 150 sene daha geriye götürdüğünü söyleyebilirim. Yani Orhun yazıtlarının dikildiği tarih 730’lu yıllara denk geliyorsa, sikke yazıları 580-610 yıllarına ait. Böylece ‘Türk’ adının tarihinin 1400-1500 yıllık bir vakit dilimine sahip olduğunu anlayabiliriz.”
Göktürklerin tamamen göçebe bir toplum olduğu yönündeki genel akademik görüşe de bu keşifle itiraz eden Babayarov, sikkenin para ekonomisinin ve şehirleşmenin Türk toplulukları içinde sanıldığından çok daha erken başladığını gösterdiğini şu sözlerle ifade etti;
“Bu Türk-Kağan sikkesi, şu ana kadar bilim insanları arasında genel görüş olan ‘Göktürkler göçebe toplumdu, dolayısıyla onları yerleşiklere özgü alışverişte para dolaşımına gerek duymamışlardı’ görüşünü çürütüyor. O dönemlerde Türk yöneticilerinin ve Türk toplumunun belirgin bir kısmı yerleşik hayat sürdürdükleri, şehirler inşa ettikleri anlaşılıyor.”
Aynı dönem sikkelerinin sadece Taşkent bölgesinde değil, Fergana gibi diğer yerleşim merkezlerinde de bulunmaya başlamasıyla birlikte, Batı Göktürk Kağanlığı dönemine ait sikkelerin kullanım alanı ve dolaşım ağı da genişlemeye başladı.