ŞOK - Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Edirne’deki Selimiye Camisi restorasyonu hakkında sosyal medya hesabından dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Ortaylı, yapılan çalışmaların eserin orijinaline sadık kalınmadan yürütüldüğünü belirterek, restoratörlere sert eleştiriler yöneltti.
"TAKIM KAYIRMASI VE EHİL OLMAYAN KARARLAR VAR"
Ortaylı, restorasyon sürecinde orijinal yapı ile yapılan yeni düzenlemeler arasındaki farklılıkların herkes tarafından açıkça görülebileceğini vurguladı. Çalışmalar için, “Eski mevcut strüktür ile yeni arasındaki zevk farkını kim çıplak gözle baksa görür. Anlaşılan bu iş ya ehliyetsizce karar altına alınıyor yahut da takım kayırmasıyla” ifadelerini kullandı.
ULUSLARARASI DENETİM ÖNERİSİ
Ortaylı, bu tür restorasyonların sadece yerel otoritelerle değil, uluslararası denetimle yürütülmesi gerektiğini söyledi. “Nasıl futbolda milli hakeme güvenmeyip uluslararası hakem çağırıyorsak, tehlike altındaki dünya mirası eserlerimizi de aynı işleme tabi tutmalıyız” diyen Ortaylı, UNESCO ile koordineli şekilde farklı ülkelerden uzman restoratörlerin bir araya gelerek çalışmalar yürütmesini önerdi.
"EHLİ OLMAYANLAR HER İŞE KARIŞIYOR"
Ünlü tarihçi, restorasyon çalışmalarında uzman olmayan kişilerin etkili olduğuna dikkat çekerek, “Maalesef ehil olmayan restoratörler her işe karışıyor” dedi. Ayrıca restorasyonun sonucunu fotoğraflarla paylaşarak Selimiye’nin özgünlüğüne zarar verildiğini gözler önüne serdi.
Ortaylı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"TÜRKİYE, Küçük Asya bütün zamanların en zengin mirasına sahiptir. En sonuncu dönem de Selçukî ve Osmanlılar dönemidir. Maalesef ehil olmayan restoratörler her işe karışıyor. Kimler ehil diyeceksiniz? Akademik unvan taşıyanların bile felaket işleri var. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi uzun zamandır restorasyondaydı. Şimdi kubbedeki tezyinatın (kalemişi ve hatlar) tamamen kazınıp yerine yeni bir kubbe tezyinatı yapılması kararı tartışılıyor. Burada da grup işbirliği kokusu geliyor. Eski mevcut strüktür ile yeni arasındaki zevk farkını kim çıplak gözle baksa görür. Anlaşılan bu iş ya ehliyetsizce karar altına alınıyor yahut da takım kayırmasıyla. Bu yaklaşımı zamanında İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasında da gördük. Berbat bir bina yıkım tehlikesi de geçirdiği halde arkadaşlar tarafından “milli eser” olarak tescil edildi.
Nasıl futbolda milli hakeme güvenmeyip uluslararası hakem çağırıyorsak tehlike altındaki dünya mirası milli eserlerimizi ne diye aynı işleme tabii tutmalıyız. UNESCO ile ihtilaflı değerlendirme varsa 72 milletin uzman restoratörlerini bir araya getirirsiniz ona göre işler yürütülür. 3-5 kişiyle, hatırla teşekkül ettirilen anıtlar kurullarıyla çözülecek bir mesele olmadığı ortada.
Mimar Sinan imparatorluk coğrafyasına, imparatorluğun sanatına kendi üslûbunu ve merkezî Osmanlı havasını veren dâhidir. Lütfen herkes 16. asır Türk mimarisine, büyük ustanın en büyük eserine sahip çıkmayı öğrensin. Sinan’ın eserleri her kulun hatta her toplumun kendi tekeline alıp harcayacağı miras değil. Koca Sinan’ın örneğinin mevcut olmadığını dünya biliyor, söylüyor. Dedelerin büyük mirasına karşı bu uyuşuk halimizden kurtulalım. İşi yürütenlerin, yönetenlerin kontrolü, denetimi şart. Varşova yeniden inşa edilirken her gün referandum yapılıyordu ve insanlar ilgileniyordu. Biz neden uyuyoruz? Bu ilgisizlik uygarlık seviyemizi göstermez mi?"