Peki, işlenen suçtan diğer aile bireyleri de sorumlu tutulabilir mi? Psikolojik açıdan bu durum nasıl açıklanabilir? Konunun uzmanları, Avukat Ayşe Hüseyinoğlu, Uzm. Psikolog İclal Gözcü Atayay ve Uzm. Psikolog Ramazan Saygın Şimşek Gazete Yazıyor okuyucuları için bu olayın hukuki ve psikolojik boyutlarını değerlendirdi.
CEZA SORUMLULUĞU ŞAHSİDİR
Türk Ceza Kanunu'nun 20. maddesine göre; “Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz diyen Avukat Ayşe Hüseyinoğlu şöyle açıklıyor: " İlgili kanun maddesi suç ve cezanın şahsiliği ilkesini düzenlemektedir. Bu ilke uyarınca, kişi yalnızca kendisinin işlediği fiiller nedeniyle sorumlu tutulabilir. Kişi, bir başkasının işlediği fiillere iştirak etmedikçe sorumlu tutulamaz. Bu nedenle, işlenen suça iştirak etmeyen aile bireyleri suçtan sorumlu tutulamaz. Sadece yakını olması sebebiyle, failin ilgili suçu nedeniyle cezalandırılması söz konusu değildir” 


TÜRK KÜLTÜRÜNDEKİ AİLE YAPISI AVRUPA'DAN FARKLI
Uzman Psikolog İclal Gözcü Atayay, “Zihnim, bir katilin nasıl ortaya çıktığı noktasına gidiyor. Kimse doğuştan katil değil. Doğuştan getirdiğimiz eğilimler ve mizaç var; ancak büyüdüğümüz çevre, yaşadığımız muamele ve travmalar, hayatta hangi yolu seçeceğimizi belirliyor. Bir katil mi, yoksa bir hâkim mi olacağız? Bu bağlamda, çocuğun büyüdüğü ortamın değerlendirilmesi, aile üyelerinin bu çocuğu yetiştirirken yaşadığı zorluklar ve semptomlarını anlamlandırma konusundaki eksikliklerine dayanıyor. Ayrıca, Türk kültüründeki aile yapısının önemi Avrupa'dan farklı. Batı'da bireysel yaklaşım daha yaygınken, Türkiye'de ise bireyin önce “ben” demesi bencillik olarak tanımlanıyor. Bireysellik toplumsal olarak pek kabul görmüyor. Bu durum suç kavramında da geçerli. Bireysellik, suçluyla birlikte aile üyelerini de etkiliyor. Sistem, aile üyelerini genellikle dışarıda bırakıyor. Kamu vicdanı ve duygusal etkileşimlerin yoğun olduğu durumlarda aile üyelerinin daha hassas davranması gerekiyor. Çünkü en azından psikoloji ekollerince baktığımda bu durum ve benim şahsi görüşüme göre de bir sonuçtur” şeklinde ifade etti.


FELSEFEYE, AHLÂK VE İNANÇLARA GÖRE DEĞİŞİR
Uzman Psikolog Ramazan Saygın Şimşek, “Bir kişi hayatını kaybedene kadar sorumludur” görüşünü ifade ederek düşüncelerini şu şekilde aktarıyor: “Kişinin zihnindeki hücrenin, nöronların, hormonların, nörotransmitterların sorumluluğu var. Midesine giren yiyecek ve içeceklerin sorumluluğu var. Çünkü her şeyin küçük de olsa büyük de olsa sorumluluk kısmına etkisi var. Annesinin, babasının sorumluluğu var. Kardeşlerin sorumluluğu var. Ailesinin sorumluluğu var. Genlerin sorumluluğu var. Yaşadığı köyün, kasabanın, şehrin sorumluluğu var. İçinde büyüdüğü toplumun binaenaleyh kültürün sorumluluğu var. Peki, bu saydıklarım “sorumlu tutulur mu, tutulmaz mı?” Ne kadar sorumlu tutulabilir ya da tutulamaz işte orası da felsefeye göre, ahlâka göre bilime göre ve inançlara göre değişir.”

SENAY GÜNCAVAR

Editör: Elif Kızılçay