ŞOK - İddiaya göre, bir müteahhitin liderlik ettiği yapı, sahte e-imzalar, gerçek dışı banka dekontları ve gerçeğe aykırı değerleme raporları hazırlayarak, proje aşamasında olan gayrimenkulleri muvazaalı şekilde yabancılara satmış gibi gösterdi. Bu yöntemle, en az 2 bin 691 yabancının vatandaşlık hakkı elde ettiği öne sürüldü.
İLK OPERASYON: 870 YABANCI
Geçen yıl CİMER’e yapılan ihbarla başlatılan ilk soruşturmada İstanbul’da 146 taşınmazın usulsüz satış yoluyla 870 yabancıya vatandaşlık verildiği tespit edildi. 41 kişi gözaltına alınırken 15 kişi tutuklandı. Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında diğer şehirlerdeki satışlar da incelendi ve ikinci dalga operasyon başlatıldı.
İKİNCİ DALGA: 2 BİN 691 YABANCIYA VATANDAŞLIK
87 şüpheli hakkında yeni iddianame düzenlendi. 35 kişi tutuklanırken, 17 kişi firari durumda. 481 sayfalık iddianameye göre şebekenin liderliğinin Zer Group Yönetim Kurulu Başkanı Muammer C. olduğu, oğlu Ozan C.’nin de sürece dahil olduğu belirtildi. İstanbul, Yalova, Sakarya, Kocaeli, Tekirdağ ve Balıkesir’de 555 konut üzerinden toplam 2 bin 691 yabancının vatandaşlık aldığı ifade edildi.
VATANDAŞLIK VURGUNUNUN YÖNTEMİ
İddianameye göre, gerçekte 250 bin - 400 bin doların altında olan ve hatta bazılarının inşaatına başlanmamış konutlar, sahte e-imzalı raporlarla birkaç kat yüksek değerlerde gösterildi. Tapu müdürlüklerine sahte banka dekontları sunularak uygunluk belgesi alındı. MASAK raporları, para trafiğinin "çek-yatır" yöntemiyle döndürüldüğünü ortaya koydu. Tapu işlemleri için rüşvet verildiği iddialar arasında yer aldı.
4,1 MİLYAR TL KAMU ZARARI
Savcılığın tespitlerine göre, bu yöntemle ülkeye girmesi gereken döviz girişinin büyük kısmı sağlanmadı. 40 bin dolar karşılığında verilen vatandaşlıklarla yaklaşık 102,6 milyon dolar döviz kaybı yaşandığı, bunun da 4,1 milyar TL’ye denk geldiği kaydedildi.
İDDİANAMEDEKİ TESPİTLER
Şüphelilere suç örgütü kurmak, resmi ve özel belgede sahtecilik, dolandırıcılık ve yabancıyı ülkeye sokma gibi suçlamalar yöneltildi. İddianamede şu tespit yer aldı:
“Ülkemize dahi gelmeyen veyahut kısa süreli gelen yabancılar söz konusu yöntemle vatandaşlık hakkı kazanmış, buna istinaden pasaport hakkı elde etmiştir. Bu kişilerin ülkemiz vatandaşlık ve pasaport hakkıyla uluslararası düzeyde kendilerini Türk vatandaşı gösterip olası durumlarda ülkemizin siyasi itibar ve saygınlığını küçük düşürmeye ve pasaportun değerinin itibarsızlaştırma amacında oldukları değerlendirilmiştir.”