23 Nisan’da İstanbul Silivri açıklarında meydana gelen ve AFAD verilerine göre 6,2 büyüklüğünde ölçülen deprem, hem vatandaşlarda büyük tedirginlik yarattı hem de uzmanlar arasında yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi. “Beklenen büyük Marmara depremi bu muydu?” sorusu gündemi meşgul ederken, bilim insanları ikiye bölündü.
ÜŞÜMEZSOY: BÜYÜK DEPREM RİSKİ KALKTI
Depremin hemen ardından açıklama yapan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Silivri açıklarında meydana gelen bu sarsıntının Marmara Denizi’ndeki enerjiyi büyük ölçüde boşalttığını ileri sürdü. Depremi 20 gün önceden tahmin ettiğini söyleyen Üşümezsoy, “Bu depremle risk büyük oranda azaldı, yeni bir büyük deprem beklenmiyor” ifadelerini kullandı.
GÖRÜR: ASIL TEHLİKE HÂLÂ GEÇMEDİ
Üşümezsoy’un aksine Prof. Dr. Naci Görür, Marmara'da beklenen büyük depremin hâlâ gerçekleşmediğini savundu. Gazeteci Rojda Altıntaş’ın YouTube kanalına konuk olan Görür, “1999 Gölcük depreminin ardından bu bölgeye dikkat çekiyoruz. Beklediğimiz büyük deprem bu değil. Fay hattında ciddi bir gerilim birikmiş durumda ve bu enerjinin boşalması kaçınılmaz” dedi.
UZMANLAR NEDEN FARKLI DÜŞÜNÜYOR?
Deprem bilimciler arasındaki görüş ayrılığının temelinde, Marmara Denizi'nde yer alan fay hattının hangi bölümlerinin kırıldığına ilişkin farklı değerlendirmeler yatıyor. Üşümezsoy, kırılmanın büyük ölçüde tamamlandığını düşünürken; Görür, özellikle Kuzey Marmara Fayı'nda hâlâ ciddi risk olduğunu vurguluyor.
NACİ GÖRÜR: 'DEPREM OLMAYACAKTIR' DİYEN ZİHNİYETE İNANMAYIN'
Marmara'da beklenen büyük deprem riskinin hâlâ geçerli olduğunu savunan Görür, çok net ifadelerle bir kez daha uyardı.
Bölgede yaşanan son depremlerin fayları daha da gerdiğini belirten Görür, şunları söyledi:
"Marmara bölgesinde büyük beklediğimiz deprem olacaktır. 'Deprem olmayacaktır' diyen zihniyete inanmayın. Onlar bilimsel değildir. Bir bilime, literatüre dökülmüş, gerçek bir araştırmaya dayalı herhangi bir çalışmada da değildir. En azından bilim dünyası bundan bir haberdir. Dolayısıyla depremin olacağı bilim dünyasının kabul ettiği, bizim de beklediğimiz bir olgudur. Depreme hazırlanmak için kenti bütün bileşenleriyle hazırlamak gerekir. Sadece kentsel dönüşüm İstanbul'u depreme hazırlamak değildir. Bu yapılmasa Marmara bölgesi ve özellikle İstanbul'u önemli bir tahribat beklemektedir. Ülkemizde bu tahribatla sarsılacak demektir."