ŞOK - 'Melekler Şehri' olarak bilinen Los Angeles, 33 yıl aradan sonra büyük bir dönemecin eşiğinde: Başkan Donald Trump, ICE ajanlarının göçmenlere yönelik baskınlarına karşı düzenlenen gösterilere sert karşılık vererek bölgeye binlerce Ulusal Muhafız ve deniz piyadesi gönderdi. Ancak bu müdahale, hem hukuki hem de tarihsel olarak tartışmalı...
1992 yılında dört polisin siyahi sivil Rodney King’i acımasızca dövdükten sonra beraat etmesi üzerine şehir günlerce süren bir isyan dalgasıyla sarsılmıştı. O dönem başkan olan George H.W. Bush, Kaliforniya Valisi Pete Wilson’ın talebi üzerine Ulusal Muhafızları göndermiş, İsyan Yasası* devreye alınmıştı. Toplamda 63 kişi ölmüş, şehir savaş alanına dönmüştü. Bugün yaşananlar ise görünüşte benzer ama özünde çok farklı. Gösteriler yine sokaklarda, ancak öfke bu kez polisin değil, göçmenleri hedef alan ICE ajanlarının uygulamaları üzerine yönelmiş durumda.
Ve en kritik fark: Kaliforniya Valisi Gavin Newsom bu konuşlandırmayı talep etmediği gibi açıkça reddetti.
Trump ise valiyi yok sayarak asker gönderdi.
TUTUKLAMA GÖNDERMESİ
Trump bununla da kalmadı; Los Angeles şehrinde izlediği göçmen karşıtı politikalara yönelik düzenlenen protestolar nedeniyle Kaliforniya Valisi Gavin Newsom'u tutuklaması gerektiğini savundu.
Trump, Beyaz Saray'da bir gazetecinin sınır güvenliği sorumlusu Tom Homan'ın California Valisi Newsom'u tutuklaması gerekip gerekmediğine dair sorusuna, "Tom'un yerinde olsam yapardım" yanıtını verdi. Trump ayrıca, "Gavin reklamdan hoşlanıyor. Onu severim, iyi bir adamdır ama son derece beceriksizdir. Bunu herkes bilir. Tek yapmanız gereken, onun inşa ettiği küçük demiryoluna bakmak" ifadelerini kullandı. Politico’ya göre, Trump yönetimi bu krizi yalnızca bir güvenlik sorunu olarak değil, aynı zamanda siyasi bir fırsat olarak görüyor.
Uzmanlara göre bu tür protestoları bastırmak Trump için hem otoritesini göstermek hem de Demokratlar üzerindeki baskıyı artırmak adına bir koz. Öyle ki, bazı yorumcular bunu “kendini gerçekleştiren bir kehanet” olarak tanımlıyor:
Baskılar protestoyu doğuruyor, protesto da daha fazla baskıyı meşrulaştırıyor.
DEMOKRATLARIN KALESİ OLARAK LOS ANGELES
Los Angeles, uzun süredir Demokrat Parti’nin siyasi kalesi olarak görülüyor. Gerek eyalet yasaları gerekse göçmen dostu politikalarıyla Kaliforniya, Trump’ın muhafazakar gündeminin tam karşısında konumlanıyor.
2020 George Floyd protestoları, 2023 kampanya mitingleri ve bugünkü olaylar...
Hepsi bir araya geldiğinde Trump’ın Los Angeles’ı “test sahası” olarak seçtiği yorumlarına neden oluyor. Dahası, Kaliforniya orman yangınları sonrasında yaşanan kitlesel göç, zengin mahallelerdeki boşalmalar ve Newsom ile Bass’a yönelik sert eleştiriler Trump’a yeni bir siyasal oyun alanı açtı. Şimdi o alanın ortasında, sokaklar bir kez daha militarize güçlerle dolmuş durumda. Vulture dergisine göre ise Los Angeles son birkaç yıldır sessiz bir çöküş yaşıyor. Sinema sektörü vergi teşvikleri nedeniyle eyaleti terk ederken, yangınlar ve krizler şehrin simgesel dokusunu da sildi. Bu yıpranmış zemine, Trump’ın asker sevki gibi bir siyasi bomba bırakması tesadüf değil: Çünkü bu şehir artık sadece bir film platosu değil; siyasi hesaplaşmanın sahnesi.
OLAYLAR NASIL BAŞLADI
Protestolar, ICE’ın (ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza departmanı) restoranlardan günlük işçilerin sıklıkla bulunduğu Home Depot gibi hipermarketlere kadar geniş bir yelpazede gerçekleştirdiği baskınlar sonrası patlak verdi. SEIU sendikasının başkanı da dahil olmak üzere topluluk gözlemcilerinin gözaltına alınması, tepkilerin daha da büyümesine neden oldu. Göçmen savunucuları, özellikle Latin nüfusun yoğun olduğu mahallelerde ailelerin evlerinden çıkmaya korktuğunu söylüyor. Belediye Başkanı Karen Bass, şehirde “korkunun hakim” olduğunu ifade ederken Trump yönetimi baskıları artırmakta kararlı görünüyor.
İSYAN VAR MI, YOK MU?
Trump, Ulusal Muhafızları 10 U.S. Code § 12406* maddesi kapsamında çağırdığını belirtiyor. Ancak bu madde, yalnızca ‘isyana benzer tehditlerde’ devreye girer. Kaliforniya eyaleti ise gösterilerin bu ölçekte olmadığını, dolayısıyla federal müdahalenin yasal zeminden yoksun olduğunu savunuyor.
Hatta Vali Newsom, Trump’ın bu adımının 'devlet otoritesini gasbetmek' anlamına geldiğini belirterek federal mahkemede dava açtı.
Vali Newsom, Trump ile açık çatışmaya girmekten çekinmiyor. Bazı yorumcular, Newsom’un bu krizi kendi ulusal liderliğini güçlendirmek için kullanabileceğini söylüyor. Ancak mesele yalnızca 2028 başkanlık planları değil. The Atlantic yazarı David Frum’a göre bu, aynı zamanda Trump’ın gelecekteki olağanüstü hal senaryoları için bir ‘kostüm provası’
Yani Kasım 2026 ara seçimlerinde seçimi ertelemek ya da mavi eyaletleri (mavi: demokratlar) kontrol altına almak için kullanılabilecek bir modelin sahneye konması.
SOSYAL MEDYA: ALGI VE GERÇEKLİK
Los Angeles’ta yaşayanların çoğu olaylardan doğrudan etkilenmese de, sosyal medya aracılığıyla yayılan görüntüler ulusal ve hatta küresel çapta büyük bir yankı uyandırıyor. Yanmakta olan Waymo araçlarının görselleri, protestoları olduğundan çok daha tehditkar gösteriyor.
Bu da Trump’ın ‘kaos var, ben düzen için geldim’ anlatısını destekliyor. ŞİMDİ NE OLACAK
Şu an için olayların yeniden şiddetlenip şiddetlenmeyeceği belirsiz. Ancak ICE baskınlarının devam etmesi, gerginliğin süreceğine işaret ediyor. Uzmanlara göre bu tür müdahalelerin en tehlikeli sonuçlarından biri, kolluk kuvvetleriyle halk arasında geri dönülmez bir kopuşa yol açması.
Kaliforniya’daki gelişmeleri dikkatle izlemek gerekiyor. Çünkü bu sadece Los Angeles’ın hikayesi değil. Bu, Amerika’daki güç mücadelesinin, demokrasi sınavının ve göçmenlik politikasının nasıl bir istikamete savrulacağının hikayesi gibi okunuyor…
OVAL OFİS'TEN AÇIKLAMALAR
ABD Başkanı Donald Trump, Los Angeles'taki Ulusal Muhafızların tehlike geçene kadar kentte görev yapmaya devam edeceklerini söylemişti.
ABD Başkanı Trump, İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem'in de katıldığı Oval Ofis'teki bir etkinlikte Los Angeles'ta halen devam eden olaylara ilişkin açıklamalarda bulunmuştu.
Kendilerinin yönetim olarak olaylara müdahale edene kadar kent ve eyalet yönetimlerinin hiçbir şey yapmadığını savunan Trump, bölgedeki Demokrat yöneticileri suçlamıştı.
Trump, "Los Angeles, biz oraya varana kadar kuşatma altındaydı. Polis bu durumu kontrol altına alamıyordu. Polis şefi üç gece önce bunu televizyonda söyledi. Ellerinden geleni yaptılar ama olaylarla baş edemiyorlardı. Eyalet yönetimi Ulusal Muhafızları çağırmadı, en sonunda biz onları gönderdik." şeklinde konuşmuştu.
Kentteki toplam sayıları 4 bini bulan Ulusal Muhafızların ne zaman ayrılacağına ilişkin soruları yanıtlayan Trump, "Artık tehlike kalmayana kadar. Ne zaman tehlike kalmazsa o zaman ayrılırlar." diye konuşmuştu.