Osmanlı İmparatorluğu'nda esir düşen eğitimli, zeki kişiler genelde bir göreve atanır ve devlete katkı sağlardı. 1674 yılında, o dönemki Kolojvar şehrinde dünyaya gelen Macar asıllı İbrahim Müteferrika da II. Viyana Kuşatması sonrası Osmanlı'ya esir düşüp, imparatorluğa büyük katkı sağlayan, tarih ve edebiyat derslerinde adı hala sıkça geçen biri.

Macar asıllı İbrahim Müteferrika'nın esir düşmesiyle hem kendi kaderi değişti hem de Osmanlı'ya bir ilki kazandırdı. Müslüman olan İbrahim Müteferrika, ilk olarak sarayda padişah ve vezirlerin işlerini yapmakla (müteferikalık) görevlendirildi. Yabancı diller bilmesiyle yabancı elçileklerle görüşme sırasında büyük katkı sağlayan İbrahim Müteferrika, Paris'ten dönen ve burada matbaayı inceleyen  Mehmet Sait Efendi ile birlikte matbaa kurmak istedi. Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa da onları destekleyince ilk Türk matbaasının adımları İbrahim Müteferrika'nın Sultan Selim semtindeki evinde atıldı. Matbaanın açılması için dini eserlerin basılmaması yönünde fetva verildi ve padişah III. Ahmet bu fetvayı uygun görerek ferman verdi. 

1727 tarihinde Darü't-Tıbâati'l Amire adlı ilk matbaa, Latin ve Arap alfabesi kalıpları alınarak kuruldu. 1729 ise il kitap basıldı: Vankulu Lügatı. Bu kitaptan 500 adet basıldı. Ancak 14 yıl içinde 17 ayrı kitap basılabildi. 1745'te İbrahim Müteferrika'nın ölümüyle, matbaa unutuldu ve 1784'e kadar hiç kullanılmadı.

İbrahim Müteferrika'nın Aynalıkavak Kabristanı'na defnedilen cenazesi, 1942 yılında Taksim'deki Galata Mevlevihanesi'ne nakledildi.

(Mehmet Buğrahan İncecik)

Editör: Elif Erbay