Gazete Yazıyor sizler için araştırdı. İşte Osmanlı’da kahve kültüründen ikramına kadar olan detaylar haberimizde.
Kahve, Osmanlı döneminde hem sarayda, hem de günlük yaşam içinde sosyo-kültürel bir olgu olarak ön planda yer almıştır. Özellikle saray yaşamında kahve ikramı törensel bir hava içinde özenle yapılmıştır.

DEVLET ADAMLARINA ÖZEL İKRAM 

Kahve Sarayda 16.yüzyılda ikram olarak sarsılmaz yerini çoktan almıştı. Sarayı ziyaret eden, padişahla Arz Odası’nda görüşmek için bekleyen devlet adamları ve çeşitli ülkelere mensup elçiler, kahve ikram edilerek ağırlanırdı. Bu ikramların yapıldığı mekânlar Bab’üs –Selam ve Bab’üs Saade kapılarının iç tarafında yer alan kısa süreli kabul odalarıydı. Özellikle Bab’üs Saade’nin sağ ve solundaki odalarda görüşmeye gelen sadrazam, vezirler, defterdarlar gibi divan üyesi devlet adamlarına da ikram edilirdi. 

KAHVENİZ NORMAL Mİ OLSUN, RAHATLI MI?

İçeri kabul edilen misafir mevkisine göre bir yere oturduktan sonra kendisine kahvesini ‘normal mi yoksa rahatlı mı’ alınacağı sorulurmuş. Normal içmek isteyene kahvesi yanında bir bardak su ile gelirmiş. Su ile ağzının pasını alır sonra kahvesini yudumlarmış. Rahatlı kahve ise günümüzdeki şekerli kahveye denirmiş. Ama o zamanlar Osmanlı’da şeker daha kullanılmadığından kahve bal ya da pekmez ile tatlandırılır, yanında da bir tane gül lokumu ile kahve ikram edilirmiş.

SUNUMU

Bu ikramlarda kahvenin sunumu tatlı, şerbet, gülsuyu ve buhur ikramı ile birlikte yapılırdı. Ancak esas olan kahveydi. Şerbet veya tatlı kahvenin yanında ve arkasında onun maiyetinde gelmekteydi. Saray’da kahve ikramı ile birlikte gülsuyu ikram etmek ve buhur yakmak da adettendi. Saray teşrifatında önemli bir yeri olan buhurdan ve gülabdan, dini gün ve merasimlerde de kullanılmıştır.

HER RENK BİR DÖNEMİ TEMSİL EDİYOR

Osmanlı döneminde fincanlarda kullanılan her renk bir dönemi temsil ediyormuş. 16.yüzyılda Osmanlı’nın doğuşu olarak nitelendirdiğimiz dönemde pembe ve turkuaz fincanlar kullanılıyor. 17.yüzyıla mercan kırmızısı damgasını vuruyor. Kanuni Sultan Süleyman döneminde lacivert fincanlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun zirvede olduğu dönemde ise yeşil renk ağır basıyor. Hepimizin ayrılıkla özdeşleşen rengi sarı ise Osmanlı’nın veda döneminde fincanlarda kullanılan renk oluyor.

FİNCANLARIN ŞEKİLLERİNİN ÖZELLİĞİ

Osmanlı dönemindeki ilk kahve fincanlarının üstü dar, aşağıya doğru genişleyen bir yapısı varmış. Bu şekildeki bir fincanda sunulan kahvenin köpüğü hiç dağılmazmış, son yudumuna kadar kahve köpüklü içilebiliyormuş. Ayrıca Osmanlı fincanlarının kulplarının uç kısmı kıvrımlı. Bu kıvrım da fincanınızı hem sağ hem de sol elinizle rahatlıkla tutmanızı sağlayacak şekilde dizayn edilmiş. Bu şekiller zaman içerisinde, dönemsel olarak silindir, üste doğru genişleyen gibi farklı şekiller de almaktaymış.

KAHVE OCAKLARI

Saray’da mevcut kahve ocakları kahve pişirmeye mahsus bir ocak ve kahve güğümleri, kahve takımlarının yer aldığı ahşap dolaplar bulunurmuş. Kahve pişiren kahvecinin ve servis yapan görevlilerin oturup dinlenmesini sağlayacak şekilde düzenlenmiş. Baltacılar koğuşu, Arz Odası, Çini Hazinesi (Seferli Koğuşu), Kubbealtı, Dış Hazine, Mutfak ve Kapıcılar Koğuşu ile Harem’de kahve ocaklarının olduğu bilinmektedir. 

KAHVE NEDEN YASAKLANDI?

Osmanlı'nın farklı dönemlerinde kahve içmek 4 kez yasaklanmıştır. Diğer ülkelerde olduğu gibi, kahve dönem dönem dini gerekçelerle yasaklandı. Osmanlı'da ilk kez Kanuni Sultan Süleyman döneminde yasaklanmıştır. İkinci yasaklanışı Sultan III. Murat dönemidir. Üçüncü yasak, kahvenin uyuşturucu madde sayılacağı ve dinen caiz olmadığı öne sürülerek Sultan I. Ahmet döneminde gelmiştir. Son yasaklama ise Sultan IV Murat tarafından olmuş. Ardından tekrar yasaklama kaldırılmıştır.  

SENAY GÜNCAVAR

Editör: Münevver Beyza Morgil