Osmanlı'da bugünkü bakanlar kuruluna denk olan yapı Divan-ı Hümayun'du. Osmanlı'nın bir beylikten koca bir imparatorluğa dönüşmesiyle, böyle bir kurul ihtiyacı doğdu. Bu kurulda, siyasi, idari, askeri, örfi, şer’i, adli ve malî işlerin yanı sıra halkın şikayetleri, itirazları, kadıların haksız hükmüne uğradığını düşünen halkın davaları da görülürdü. İşte tüm bu yasama ve yargıların yapıldığı yer, Topkapı Sarayı'nda Divan-ı Hümayun Kubbealtı'ydı.
HAFTANIN 4 GÜNÜ TOPLANIRDI
İlk Divanhane, Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılmış ahşap bir binaydı. Bugünkü yapı ise, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimarbaşı Alaeddin tarafından 1527-1529 yılları arasında yapıldı. Sultan III. Selim döneminde ise yapı son halini aldı. Revaklı yapıya rokoko stili kapılar eklenip kemer boşlukları yaldızlı şebekelerle kapatıldı. Kubbealtı, Divan-ı Hümayun, Divan-ı Hümayun kalemleri ve defterlerin arşivlendiği Defterhane olmak üzere 3'e ayrılırdı. Divan-ı Hümayun haftanın 4 günü toplanırdı. Sadrazamlar elçileri bu odada kabul eder, padişahın kızlarının nikahı burada yapılırdı.
PADİŞAH PERDEYİ ÇEKEREK BİTİRİRDİ
Padişah ise Kubbealtı'nda yapılan toplantılara katılmazdı. Adalet Kulesi'ndeki kafesli Pencereden toplantıları izler, yanlış bir karar alınması durumunda perdeyi kapatarak toplantıyı noktalardı. Bunun üzerine sadrazam ve vezirler Arz Odası'na giderek padişahla konuyu görüşürdü. Kubbealtı, adil kararlar alındığını sembolize etmesi için yaldızlı şebekelerle dışa açık ve görünür şekilde tasarlanmıştı. Bu, alınan kararların şeffaflığını ve gizli saklı hiçbir iş olmadığını gösterirdi. Padişahın kafesli pencereden toplantıları takip etmesi ise, halka güven vermesi açısından önemliydi.
AYŞE ADLI