Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ankara Sanayi Odası (ASO) tarafından, Ankara Etnografya Müzesi'nde düzenlenen, 14. Geleneksel Büyükelçilikler Resepsiyonu'na katıldı.

Burada konuşan Yılmaz, içinden geçilen dönemin küresel ölçekte ciddi sınamalarla şekillendiğini, yakın coğrafyada devam eden çatışmalar, dünya ekonomisinde tarihi seviyelere ulaşan belirsizlikler ve ardı ardına yaşanan olumsuz gelişmelerin ülkeleri çok boyutlu krizler ile karşı karşıya bıraktığını söyledi.

Bu zorlu tabloda birçok ülke siyasi, ekonomik ve jeopolitik riskleri yönetmekte güçlük yaşarken Türkiye'nin siyasi istikrarı, güçlü kurumsal yapısı, sağlam ekonomisi ve kararlı politikalarıyla süreci etkin biçimde yönetmeye gayret ettiğini belirten Yılmaz, "Bu dönemde uluslararası alanda riskler kadar, ortaya çıkan fırsatları da dikkatle takip ediyor ve özellikle bu fırsatları değerlendirmek için konumlanıyoruz." diye konuştu.

Yılmaz, 2025 yılı sonu itibarıyla milli gelirin tarihte ilk defa 1,5 trilyon doları aşacağını, kişi başına gelirin ise 17 bin doların üstünde bir seviyede gerçekleşeceğini dile getirerek, böylece Türkiye'nin ilk defa yüksek gelirli ülkeler ligine adım atmış olacağını ifade etti.

"Sosyal konut programımızı hayata geçireceğiz"

Makul düzeyde bir büyümeyi sürdürürken, dezenflasyon sürecini gerçekleştirdiklerini vurgulayan Yılmaz, "Haziran 2024'ten itibaren enflasyonda kesintisiz azalma süreci yaşayarak toplamda yıllık enflasyon oranında 42,5 puanlık önemli bir gerileme kaydettik. 2025 yılı sonu itibarıyla yüzde 30'un altına inmiş bir enflasyonu bekliyoruz." diye konuştu.

Yılmaz, bu yıl yüzde 3,3 büyümeyi öngördüklerini hatırlatarak, "Dünyada büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edildiği, dünya ticaretinin büyümeden de daha gerilere revize edildiği bir ortamda bu büyüme hızının oldukça makul olduğunu ve dezenflasyon politikalarımızla da tutarlı olduğunu düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

Enflasyonda en yüksek katılığın hizmet sektörlerinde olduğunu, burada da kira meselesinin öne çıktığını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:

"Sosyal konut arzına önümüzdeki dönemde büyük bir ağırlık vermeyi düşünüyoruz. Bütçemizde ilk defa sosyal konut için 100 milyar liralık bir kalem açtık ve TOKİ'ye buradan destek olacağız. Yeni bir sosyal konut programı başlatacak. Sadece bütçeden giden bu kaynakla yetinmeyecek elbette. Bütçe dışından da kaynaklar oluşturarak büyük bir sosyal konut kampanyasını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, Murat Kurum Bakanımızın liderliğinde inşallah başlatacak. Bunun hem sosyal adalet açısından hem dezenflasyon politikalarımız açısından önemli katkıları olacak. Ancak yeni demografimizi de dikkate alarak sosyal konutu 2 artı 1 şeklinde artık planlıyoruz. Çok daha iyi planlanmış, enerjiyi iyi kullanan, afetlere karşı dayanıklı, diğer taraftan işletme maliyetleri düşük, satın alınabilme bakımından avantajlı bir şekilde sosyal konut programımızı hayata geçireceğiz."

"Enflasyonu kalıcı şekilde tek haneye düşürmeyi hedefliyoruz"

Yılmaz, geçen günlerde açıklanan 2026–2028 dönemine ait Orta Vadeli Program'ın merkezinde makroekonomik istikrar ve enflasyonla mücadele politikasının yer aldığına işaret ederek, şöyle devam etti:

"2028 perspektifinde, 3 yıl sonrası için enflasyonu kalıcı bir şekilde tek haneye düşürmeyi hedefliyoruz. Cari işlemler açığını yüzde 1 gibi sürdürülebilir bir seviyeye taşımak istiyoruz. Bu yıl sonu itibarıyla yüzde 1,4 gibi bir oran bekliyoruz. Bu da tarihsel ortalamamızın altında ama 2028'de yüzde 1'leri hedefliyoruz.

Program döneminde ilave 2,5 milyon istihdam üretmeyi ve istatistiklerimizin tutulduğu tarihten bu yana ilk defa yüzde 8'in altında bir işsizlik oranını hedefliyoruz. Mal ihracatımızı 300 milyar doların üzerine taşırken hizmet ihracatımızın da 150 milyar doları aşacağını, tek başına turizm gelirimizin 75 milyar dolara ulaşacağını öngörüyoruz."

"Hükümetimiz bu projeyi ele aldı ve buna destek olma kararı verdi"

Ankara denince herkesin aklına önce siyaset ve bürokrasinin geldiğini ancak Ankara'nın aynı zamanda çok güçlü bir ekonomik merkez olduğunu dile getiren Yılmaz, 14 organize sanayi bölgesi, 14 teknoloji geliştirme bölgesi, 157 Ar-Ge ve 39 tasarım merkeziyle Ankara'nın, yüksek teknoloji ve katma değerli üretimde öncü bir konumda olduğunu, üniversiteler ile sanayi arasındaki güçlü işbirliğinin de yenilikçi bir ekosistemi ortaya çıkardığını söyledi,

Yılmaz, savunma sanayi, havacılık, tıbbi cihazlar ve makine sektörleri başta olmak üzere Ankara'nın artan katkısının ülkenin küresel rekabet gücünü yükselttiğine dikkati çeken Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu başarıda ASO'nun vizyoner projeleri önemli rol oynamaktadır. ASO Teknoloji Üssü Projesi tamamlandığında 800'den fazla firmaya ev sahipliği yapacak, 18 bin kişiye istihdam sağlayacak ve 1,5 milyar dolarlık ihracat imkanı oluşturacaktır. Hükümetimiz bu projeyi ele aldı ve buna destek olma kararı verdi. Ben emeği geçen tüm bakanlarımıza, tüm bürokratlarımıza teşekkür ediyorum. Bu projenin Ankara'mıza ve ülke ekonomimize hayırlı olmasını bir kez daha diliyorum. Temelli'de kurulacak ASO Serbest Bölge ise doğrudan yabancı sermayeyi çekecek, dış pazarlama entegrasyonunu artıracak ve 40 bin kişilik yeni istihdam imkanı oluşturacaktır."

"İsrail yönetiminin barıştan yana olmadığının, en açık göstergelerinden bir tanesidir"

İsrail yönetiminin değişik ülkelere uluslararası hukuku açıkça çiğneyerek saldırmaya devam ettiğini, bölgesel istikrarı, huzuru ve küresel barışı tehdit etmeyi sürdürdüğünü vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:

"En son dün dost ve kardeş ülke Katar'a yönelik yapılan saldırıyı da buradan bir kez daha kınıyor ve lanetliyoruz. Uluslararası hukuka açık bir ihlal teşkil eden bu saldırı aynı zamanda barışa arabuluculuk yapmaya çalışanlara da doğrudan bir saldırıdır ve İsrail yönetiminin barıştan yana olmadığının, barışa niyeti olmadığının da en açık göstergelerinden bir tanesidir.

Bu tablo karşısında uluslararası kuruluşların, sorumluluk hisseden tüm ülkelerin çok daha etkin ve İsrail yönetimini zorlayıcı tedbirler almaları artık bir gereklilik haline gelmiştir. Bu noktada şunun da altını çizmek isterim; uluslararası bir dayanışma içinde, bir insanlık ittifakı içinde burada sağlanacak bir ateşkes, ardından yeterli kesintisiz insani yardımların Gazze halkına ulaşması ve sonrasında da iki devletli bir çözümün oluşması hem bölgemiz için hem küresel düzey için çok çok önemlidir.

Aksi takdirde şunu görüyoruz; İsrail yaptığı bu pervasız, sorumsuz eylemlerle sadece bölgesinde değil, küresel düzeyde adalet kavramını aşındırmakta, uluslararası kurumların, kuralların içini boşaltmaktadır ve bu bütün insanlığı etkileyecek dozda önümüzdeki dönemde herkes için bir tehdit oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu barışa Türkiye olarak elimizden gelen tüm desteği vermeye, mazlum Filistin halkının yanında durmaya devam edeceğiz diyorum."

"İnşallah bu liderliği Avrupa Birliği de gösterir"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, gelecek haftalarda, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyon Başkanı ve AB Büyükelçileri ile bir araya geleceğini, AB ile pozitif bir gündem oluşturmak istediklerini belirterek, "Gümrük Birliği'nin modernizasyonundan vize kolaylığına, diğer alanlara varıncaya kadar her konuda kazan-kazan anlayışıyla ve ortak değerlerle yapabileceğimiz çok şey var. İnşallah bu liderliği Avrupa Birliği de gösterir, hep birlikte farklı bir gündemle yola devam ederiz diyorum. Bu çerçevede Ukrayna-Rusya savaşının sona ermesi, oradaki yaşanan trajedilerin sonlanması için de Türkiye Cumhuriyeti olarak elimizden gelen tüm gayreti, tüm diplomatik gayreti sarf ettiğimizi, tüm taraflarla konuşma yeteneği olan bir ülke olarak barışa ve huzura, istikrara, ortak amaçlarımıza hizmet etmeye devam ettiğimizi de ifade etmek isterim." diye konuştu.

Kaynak: AA