Ahmet Davutoğlu, Yeni Yol Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada hem iktidar kanadında gündeme gelen “sonrası” tartışmalarına hem de muhalefetteki “erken pozisyon alma” girişimlerine dikkat çekti. Davutoğlu, kendisine yönelik sosyal medya paylaşımlarını eleştirerek, “Konuşmalarımdan cımbızla alıntılar yaparak algı operasyonlarına hazırlanan trol çeteleri” ifadesini kullandı.

Davutoğlu, Türkiye’nin ekonomik kriz, hukuk devleti, yapay zekâ ve küresel dönüşüm gibi başlıklarda köklü bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Yangın mahallinde koltuk kavgası yapılmaz, önce yangın söndürülür” sözleriyle siyaset sınıfına eleştiride bulundu. Tartışmanın “kim aday olacak” noktasına sıkıştırılmasını doğru bulmadığını söyleyen Davutoğlu, “Ben gelecek seçimlerin değil, bu ülkenin travmadan nasıl çıkacağının derdindeyim” vurgusu yaptı.

Konuşmasının devamında Davutoğlu, Türkiye’nin üretim ve teknoloji alanında geri düşmemesi için öngörülebilir hukuk düzeni, temiz siyaset ve liyakatli kadroların zorunlu olduğunu savundu; mevcut kutuplaşma dilinin hem içeride hem dışarıda ülkeyi zayıflattığını söyledi.

Davutoğlu'nun toplantıda yaptığı konuşmanın ilgili bölümleri şöyle:

"SİZİN HÜLYASIYLA YANIP TUTUŞTUĞUNUZ MAKAMLAR BENİM İÇİN YAŞANDI VE GERİDE KALDI"

"Benim konuşmalarımdan cımbızla alıntılar yaparak algı operasyonlarına hazırlanan trol çeteleri de benim tekrar beytülmale sahip çıkarak çanlarına ot tıkayacağımdan korkan çıkar çevreleri de intikam ve rövanşizm peşinde koşan 28 Şubatçı siyasi çevreler de kendi utanmazlıklarını örtmek için bize saldıran genel başkan kisveli siyasi cambazlar da bir boşlukta cumhurbaşkanlığı adaylığında öne çıkabilmek için her tür oportünizme hazır muhterisler de hepinize sesleniyorum: kulaklarınızı iyi açın ve beni dinleyin. Günlerdir bıkmadan usanmadan manipülasyonlarla saldırıyorsunuz. Benim sizden önemli bir farkım var. Ben sizin her tür ilkesizliği yaparak ulaşmaya çalıştığınız makamlara alnımın akı ile ulaştım; Rabbim bana izzetle girdiğim her yerden izzetle çıkmayı nasip etti. Sizin hülyasıyla yanıp tutuştuğunuz unvanlar ve makamlar benim için yaşandı ve geride kaldı."

“NE BİR MAKAMIN NE DE İKİ-ÜÇ SENE SONRA YAPILACAK BİR SEÇİMDEKİ ADAYLIĞIN PEŞİNDEYİM”

"İktidar çevreleri Sayın Erdoğan’dan sonra postun kime kalacağının ve kendilerine ne olacağının peşinde. Muhalefet çevreleri ise önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanlığı adaylığında bir adım önde olmanın telaşı içinde. En son söyleyeceğimi şimdi söyleyeyim, ben ne şu anda söz konusu olabilecek bir makamın ne de iki ya da üç sene sonra yapılacak bir seçimdeki adaylığın peşindeyim. Ne kimseden bir talebim ne de dünyevi bir beklentim oldu, ne de var. Ne herhangi bir şeyin peşinde koştum ne de herhangi bir kapının önünde mansıp bekledim. Bu konuda delilim nedir derseniz size tarihin bir hükmünü söyleyeyim: ‘Elindeki makamı ilkeleri için terk eden birine bedel biçilmez, onun bedeli değerleriyle ölçülür.’

İnanın kimin cumhurbaşkanı olacağıyla ya da siyasi magazinlerle uğraşacak bir saniyemiz bile yok. Yangın mahallinde koltuk kavgası yapılmaz, önce yangın söndürülür. Derdimiz, ‘Türkiye ve dünya nereye gidiyor’ olmalı. ‘Ülkemiz bu sistemik bir depremin yaşandığı bu yeni sömürgecilik döneminde nasıl ve hangi kadrolarla bu süreci yürütebilir’ sorusu zihnimizi parçalarcasına derdimiz olmalı. Ben bütün bu keşmekeş içinde, gelecek seçimlerle ya da gelecekte iktidardan ya da muhalefetten kimin cumhurbaşkanı adayı olacağıyla değil, ülkeyi bu travmada kimin ve nasıl ayağa kaldıracağıyla ilgilenmekteyim. Bakmamız ve görmemiz gerekiyor ki, teknoloji hızlanırken siyasi ve toplumsal tarih de o oranda teknolojiye ayak uydurarak hızlanmakta.

Bizler, geleneksel sanayimizin can çekiştiği, kredilere muhtaç hale getirildiği, muhtaç olduğu kredileri ödeyemez hale geldiği bir süreçte, dünya kendi kendini düzelten, öğrenen ve öğreten robotlar çağına adım atmakta. Öylesine ki, yapay zeka ve robotikteki gelişmeler ve hızlı geçişkenlikler insanlık için varoluşsal sonuçlar doğurmaya gebe. Dünya buraya giderken, ülkemizin muhtaç olduğu hukuki öngörülebilirlikten ekonomik kalkınmaya ve toplumsal barış ve kaynaşma konularına kadar ciddi sorunlar yumağıyla boğuşmak durumunda kalmaktayız."

Kaynak: HABER MERKEZİ