ŞOK - Gazeteci Nevşin Mengü, Diyanet’in tartışmalı hutbesinin ardından başörtüsünü çıkarma kararı alan Berrin Sönmez’in çarpıcı iddialarını ve Fahrettin Altun’un başına geçtiği kurumun perde arkasındaki olası planları yazdı. Altun’un yeni binası, “tenzili rütbe” iddiaları ve “Terörsüz Türkiye” sürecindeki rolü gündem oldu.
Nevşin Mengü’nün köşesinde yer verdiği röportaja göre, Sönmez, başörtüsünün yasalarla zorunlu kılınmadığını ancak toplumda zımni olarak belli bir giyim tarzının dayatıldığını söyledi. Örnek olarak, “Bir kamu kurumuna müdür yardımcısı olarak atanan kadına ‘Başörtülü olsaydın müdür olurdun’ dediler. Bir başka kadın da kurumda başını örttüğü halde dışarıda başörtüsü kullanmıyor diye işten atıldı” dedi.
ALTUN’UN YENİ KURUMU VE GİZLİ HESAPLAR
Sönmez’in aktardığı dikkat çekici iddialardan biri de Fahrettin Altun’la ilgili. Altun’un başına geçtiği Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu için yeni ve büyük bir bina hazırlandığını, yakında taşınılacağını söyledi.
Mengü, bu geçişin dev İletişim Başkanlığı binasından daha mütevazı bir yapıya inmesi sebebiyle “tenzili rütbe” gibi görünebileceğini, ancak işin içinde farklı hesaplar olabileceğini belirtti. Kurumun kuruluş amacının AB standartlarında insan haklarını gözetmek ve ayrımcılığı önlemek olduğunu hatırlattı.
KURUMUN GEÇMİŞTEKİ KARARLARI
Mengü’nün yazısında, kurumun daha önce başörtüsü nedeniyle ayrımcılığa uğradığını iddia eden kadınların dosyalarını ele aldığı örnekler sıralandı:
-
2020: Laboratuvar dersinde başörtülü öğrencilere kısıtlama iddiasında tavsiye kararı verildi.
-
2018: Mülakatta başörtülü adayın reddedilmesi üzerine inceleme başlatıldı.
-
2019: Yurt yemekhanesinde başörtülü öğrencilerin alınmaması eşitlik ilkesine aykırı bulundu.
Mengü, “Acaba kurum, başörtüsüz olduğu için terfi ettirilmeyen kadınların da hakkını kollayabilecek mi?” diye sordu.
ALTUN’DAN İLK HAMLE VE OLASI STRATEJİ
Altun’un göreve geldikten sonra İBB’ye, bir tesisinde rehber köpek kabul edilmemesi nedeniyle 150 bin lira ceza kestiği hatırlatıldı.
Mengü, bu adımların hem kamuoyunda ses getirecek hem de “Terörsüz Türkiye” sürecinde stratejik bir rol oynayacak şekilde kurgulanabileceğini belirterek, “Bazı kritik ayrımcılık dosyaları seçilerek kamuoyunun gazını alma” planı olabileceğini öne sürdü.