“Cumhurbaşkanı’nı tehdit” suçlamasıyla tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı, 3 Ekim’de ilk kez hakim karşısına çıkmış, mahkeme heyeti tutukluluğunun devamına karar vermişti. Altaylı, 6 Ekim sabahı YouTube kanalında paylaştığı “Bize biraz müsaade” başlıklı kısa yayında, kararı “planlarını değiştirmesine neden olan bir gelişme” olarak nitelendirdi.
Gazeteci, “Şaşırdım. Hal böyle olunca da planlarımda değişiklik yapmam gerekti” diyerek yayınlara ara vereceğini duyurdu.
“BU BİR GERİ ÇEKİLME DEĞİL”
Ruşen Çakır, Medyascope’ta yaptığı değerlendirmede, Altaylı’nın kararının “moral bozukluğu” ya da “vazgeçiş” anlamına gelmediğini söyledi. “Fatih’in cezaevinden yönettiği o yayınlar, sembolik bir direnişti. Koltuğunu boş bırakmadı; içeriden gönderdiği mesajlar, yapılan yayınlar, konuk olan siyasetçilerle bir dinamizm oluşturdu. Bu, onu tutuklayanlara karşı bir meydan okumaydı” diyen Çakır, sürecin geçici olduğuna dikkat çekti.
“Bazıları ‘Artık devam etmek istemiyor’ diyor ama ben böyle düşünmüyorum. Bu sadece kısa bir ara. Fatih’in bugüne kadar yaptığı çok değerliydi, Türkiye’nin bu tür duruşlara ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.
“ADALETSİZLİĞE ALIŞTIRILDIK”
Çakır, Altaylı’nın tutukluluğunun yarattığı adaletsizlik atmosferine de değinerek, Türkiye’de hukuk dışı kararlara karşı toplumun duyarsızlaştırıldığını söyledi. “Artık kimse şaşırmıyor, bu çok tehlikeli” diyen Çakır, en büyük dileğinin “Fatih’in bir an önce özgürlüğüne kavuşması ve gazeteciliğini özgürce sürdürmesi” olduğunu vurguladı.