ŞOK- Fatih Altaylı, hakkındaki suçlamalarla ilgili verdiği savcılık ifadesinde kendini “Söz konusu yayın ve cümleler bana aittir. Ancak Cumhurbaşkanını ne tehdit ne de hakaret kastım vardır. Bu sözlerim bir tarihsel perspektif içindeydi ve tamamen kamuoyunu bilgilendirme amacı taşıyordu.” diyerek savundu.
Altaylı, ifadesinde bir kamuoyu araştırmasından yola çıkarak yaptığı değerlendirmede Türk halkının siyasal iradesini sandık yoluyla kullanma geleneğine sahip olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanlığı sistemine dair anayasa değişikliği ihtimaliyle ilgili yapılan bir anketi yorumladığını söyledi.
Altaylı “Türk halkının, herhangi bir kişiye kendi denetimi dışında üst düzey görev verme konusunda isteksiz olduğunu söyledim. Bu, Tanzimat’tan beri süregelen bir siyasal tutumdur. Padişahlık döneminde bile Cuma selamlıklarında halkın eleştiride bulunduğu tarihi bir gerçektir. Bu tür tarihsel bilgileri daha önce Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu gibi uzmanlarla da defalarca tartıştım.” dedi.
Altaylı, açıklamasının hiçbir yerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik doğrudan ya da dolaylı bir tehdit veya hakaret bulunmadığını kaydederek “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı şahsen tanırım. Kendisine yönelik böyle bir tehdit aklımın ucundan dahi geçmez. Eleştiri hakkımı her zaman kullandım ama asla tehdit etmedim.” ifadelerini kullandı.
İfadesinde, savcılığın sevk yazısına da atıfta bulunan Altaylı, Türk Ceza Kanunu’nun 310/2. maddesinin uygulanabilmesi için somut bir tehdit veya hakaret kastı olması gerektiğini, oysa kendi açıklamasında böyle bir durumun bulunmadığını söyleyerek “Söz konusu konuşmanın giriş cümlesi bile ‘Türk halkı sandığı sever’ olmuştur. Bu, demokrasiye inancımızın göstergesidir. İddia edilen suçun unsurları oluşmamıştır. Bu nedenle hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini talep ediyorum.” dedi.
Fatih Altaylı, 45 yıllık gazetecilik kariyerinde hiçbir vatandaş için bile tehditte bulunmadığını, bu suçlamaların meslek ilkeleri ve kişisel tutumlarıyla bağdaşmadığını dile getirdi.
'CÜMLELER BANA AİTTİR'
Altaylı'nın ifadesinin tamamı şöyle
Halk TV'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, Altaylı ifadesinde şunları söyledi:
"Söz konusu yayın ve cümleler bana aittir, ancak Cumhurbaşkanını ne tehdit ne de hakaret maksadım vardır. Bir araştırma şirketinin yapmış olduğu ankette vatandaşlara Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kaydı Hayat şartı ile Cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermedikleri sorulmuş, vatandaşların yüzde yetmişi de böyle bir Anayasa değişikliğine onay verip vermeyeceklerini söylemişti. Bende bu konu ile ilgili yorumumda Türk halkının Tanzimat’tan bu yana oy kullanarak Devlet yönetiminde etkin olmayı sevdiğini ve benimsediğini ve herhangi bir kişiye kendi isteği ve denetimi dışında Devlette üst düzey görev yapma iznini peşinen vermekten hoşlanmadığını söyledim. Ve Türk Halkının kendini yönetenlere karşı her zaman eleştirisel bir tutum takınabildiğini Padişahlık döneminde bile Cuma selamlıklarında Padişahları eleştirdiğini tarihe meraklı bir AFYONCU gibi yakın tarihimiz üzerine uzman bilim insanları ile de defalarca televizyonlarda entelektüel kimliğimle ifade ettim. Bu gibi örnekleri daha önce gerek Murat BARDAKÇI gerek Erhan konuşmuşluğumuz vardır. Açıkçası bu tarihi bilgilerden mevcut Cumhurbaşkanına bir tehdit algısı çıkabileceği aklımdan dahi geçmezdi.
'CUMHURBAŞKANINA TEHDİT GİBİ ALGILATILMASINDAN BEN SORUMLU DEĞİLİM...'
Olayın bu şekle büründürüldüğünden ve sadece tarihi bilgi vermeye yönelik sözlerimin bilinçli bir çarpıtma ile sanki Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum gibi algılatılmasından ben sorumlu değilim. 45 yıllık meslek hayatımda son 30 yılda sayısız televizyon programı ve sayısız köşe yazısı kaleme aldım.
Bunların herhangi birisinde bırakın Cumhurbaşkanını herhangi bir vatandaşı dahi tehdit etmişliğim yoktur. Bu suçlama ile hakkımda dava dahi açılmadı. Burada da tehdit maksadım olmadığı gibi şahsen tanıdığım Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik herhangi bir tehdit veya hakaret aklımın ucundan dahi geçmez eleştiri hakkımı her zaman kullanmışımdır ancak tehdit benim asla yaptığım bir şey değildir. Söz konusu suçlama ile ilgili olarak da görmüş olduğum savcılık sevk yazısında TCK 310/2 uygulanabilmesi için fiili bir hakaret olması gerekir, bu durumda bile herhangi bir tehdit ve hakaret kastım olmamasına rağmen savcılığın bu talebi hukuksuzdur ve yasaya uygun değildir. Şunu da göze almak gerekir ki suç olduğu iddia edilen konuşmam da ilk cümlem Türk Halkı sandığı sever olmuştur, bu bile demokrasiye olan inancımızın ve konuşmamızdaki niyeti göstermektedir. Bu yüzden de hakkımda koğuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini talep ederim"