ŞOK - Zarafeti, güçlü duruşu ve uluslararası alandaki başarısıyla adından sıkça söz ettiren Meryem Uzerli, Türkiye’nin önde gelen moda markalarından Adil Işık Group çatısı altındaki Love My Body’nin 2025 İlkbahar-Yaz koleksiyonuna ilham veren isim oldu. Oyunculuğunun yanı sıra zarif duruşuyla da dikkat çeken Uzerli, bu özel iş birliği kapsamında L’Officiel Türkiye dergisinin Nisan sayısının kapağında yer aldı.

GÜZELLİK ANLAYIŞINI PAYLAŞTI
Uzerli verdiği röportajda iç dünyasına samimi bir kapı araladı ve şu ifadeleri kullandı; “Açıkçası, kendimi ilk ne zaman güzel hissettiğimi hatırlayamıyorum. Hayat ilerledikçe güzellik kavramı da değişiyor, en azından benim için. Medya dünyasında güzellik genellikle bir trende dayanıyor. Benim için ise genç olmak, yani sağlıklı ve mutlu hissetmek her zaman daha önemli oldu. Bunu başaramadığım zaman çok rahatsız oldum.

Ama bazen kendimi güzel hissetmemem o kadar da rahatsız etmedi. Çünkü güzellik aslında nedir? Bir trende uymak mı, yoksa sağlıklı ve mutlu hissettiğin için içten gelen bir ışıkla parlamak mı? Kendimi en güzel hissettiğim an, beni gerçekten seven insanlarla çevrili olduğum anlardır. Ve onlar beni yüzeysel bir güzellik algısına göre değil, kalbimi güzel ve değerli buldukları için seviyor.


Bedenimi hayatımın her evresinde, hangi durumda veya beden ölçüsünde olursam olayım hep sevdim ve kabul ettim. Beni asıl rahatsız eden şey, başkalarının bana vücudumla ilgili eksiklikler hissettirmeye çalışması oldu. Ama kendime dair hislerimi değiştirmek yerine çevremdeki insanları değiştirmeye karar verdim.


Erkeklerin hormonel durumu kadınlardan çok farklı. Kadın olarak bir ay içinde bile pek çok farklı duygu iniş çıkışı yaşıyoruz. Beklenmedik bir şekilde ortaya çıkıp beni şaşırtan duygular, ancak bir şeyin geçmişimle bağlantılı ve henüz çözümlenmemiş olduklarında ortaya çıkıyor.

Ama bunun farkına ancak bir duygu beni şaşırttıktan sonra varıyorum. Kıskançlıkla pek bir bağım yoktur. Ancak bir ilişki içindeysem, bu duygu zaman zaman ortaya çıkabilir. Ama doğru bir partnerin böyle bir duygunun gerçekten filizlenmesine neden olmayacağına inanıyorum.

Aslında ben bunun yeni bir trend, yani moda eğilimi olduğunu düşünmüyorum. Bu her zaman vardı. Her zaman büyük filozoflar, psikanalistler, spiritüel bilginler oldu. Bu insanlar, kendilerini geliştirme, dönüşüm ve ruh halleriyle hep ilgilenmişlerdir. Bu, hayatın bireysel yolculuğudur. Hep böyleydi ve hep böyle olacak.

Hayatın “bitiş çizgisi” üzerine düşünemem ve düşünmek de istemem çünkü bu, ölümle yüzleşmek anlamına gelir. Bunu ne yazık ki başaramıyorum. Çünkü ölüm düşüncesi beni çok korkutur ve içimde birçok farklı konunun kapısını açar. Ama dönüşüm ölüme kadar sürer, hatta belki de ondan sonra bile devam eder...