Arabesk müziğin sevilen sesi Güllü'nün, Yalova'daki evinin camından düşerek şüpheli ölümü üzerinden yaklaşık 3 ay geçti ancak oğlu Tuğberk Yağız Gülter ilk kez canlı yayında konuştu.
A Haber'e katılan Tuğberk Yağız Gülter o geceyle ilgili bildiklerini, ablası hakkında düşüncelerini ve şüpheleri kendi üstüne çeken evlerine cam kırarak girmesinin sebebini anlattı.
'KERVAN İÇİN ÖLDÜRMÜŞ OLABİLİR' DEMİŞTİ
Sarkıcı Güllü, 26 Eylül'de Yalova’da bulunan evinin camından düşerek hayatını kaybetmişti. Önce kaza sanılan olay daha sonra, Güllü'nün menajeri Ferdi Aydın ve birkaç yakınının çabaları sonucu cinayet büroya taşınmıştı. Güllü'nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter ve o gece orada bulunan arkadaşı Sultan cinayetin baş şüphelileri arasında yer alırken, Sultan itirafçı olmuş ve cinayeti Tuğyan'ın işlediğini öne sürmüştü.
Bu korkunç gelişme sonrası sessizliğe bürünen Güllü'nün oğlu Tuğberk Yağız'ın ifade verme talebiyle savcılığa gittiği ve ablası ile arkadaşından şikayetçi olduğu ortaya çıkmıştı. Tuğberk Yağız, 'Ablam annemi sevgilisi Kervan için öldürmüş olabilir' yorumunu yapmıştı.
'ARABAYA KADAR DÜŞE KALKA GİTMİŞİM'
Tuğberk Yağız Gülter canlı yayında merak edilenleri anlattı: "Ben haberi aldım, Çınarcık'a gittim. Ablam beni aradı ve çığlık atıyordu. 'Annem öldü, koş yetiş' diye. İstanbul'da Kartal'daki evimde uyuyordum. Emre abiyi aradım, manevi babamdır. 'Abi ablam böyle bir şey söyledi, ne yapmam lazım?' dedim. 'Sakin ol, panik olma' dedi. 2 veya 1 dakika içinde nişanlımla beraber evi terk ettik. Komşularımız da buna şahit, bize dediler ki 'Bir şey söylememiz gerekirse buradayız oğlum.' Beni evden çıkarken arabaya kadarken olan kısımda düşe kalka yürürken görmüşler.
Ben bindim arabaya. Emre abinin evine gittim ama evi bulamadım. Evini gözlerim kör olsa bulurum, o gün bulamadım. Olayın şokundan herhalde. Çınarcık'taki annemin komşusunu aradım. Murat abiyi. 'Abi annem yaşıyor mu öldü mü?' dedim. 'Buraya gelmen lazım oğlum' dedi. 'Net soruyorum net cevap ver' dedim, 'Başın sağ olsun oğlum' dedi. Sonrasını hatırlamıyorum, çok ağlamışım.
ABLAM BAYGINDI KOLUNDA SERUM VARDI
Dayımı aradım, dayım inanmadı. 'Şakaysa kötü olacak' dedi. 'Dayı' dedim 'Gel, cenazemiz var.' 2'yi 1 geçe biz Kartal'dan yola çıktık. 2'yi 40 geçe Yalova'da jandarma kontrol noktasında jandarma bizi çevirdi. Ben de asker beyefendiye telefonu çevirdim, 'Abi cenazemiz var, acil gitmemiz lazım' dedim. 'Tamam' dedi, devam ettik Çınarcık Hastanesi'ne gittik.
Ben yoldayken abime de söyledim, 'Ne göreceğiz?' dedim. Görmek istemedim. 'Annem nerede?' dedim hep. Nasıl göreceğim onu yerde? Ben gittiğimde annem zaten hastaneye getirilmişti. 3'ü 10 geçe Çınarcık'taydık. Ben arabadan indim bana karakoldaki bazı görevliler, 'Kameralardan online görüntü izleyebiliyor musun?' dedi. 'Ablam içeride, ben sana telefonumu vereyim' dedim. İzlettirdim, ablamın yanına gittim. Telefonumu teslim ettim ve kaydedildi görüntüler. Ablam sedyede yatıyordu. Başında biri vardı, galiba da Sultan'dı. Baygındı, kolunda serum gibi bir şey vardı. Sesi gitmiş, yine bağırmaya çalıştı.
'İNTİHAR DİYORLAR' DEDİLER AÇIKLAMAK LAZIM'
Ablam uyandı, 'Yağız yoğun bakımda de' dedi. Kaybettik dedim ben de dayanamadım, çıktım zaten sigara yaktım. Ablama çok sakinleştirici vurdukları için Yalova Hastanesi'ne nakledilecekmiş. Yalova Hastanesi'ne girer girmez, annemin yanına gitmek istedim. 'Anneni göremezsin' dediler. 'Beni en yakın noktaya götürün bırakın orada' dedim, sonra yine görmek istedim. 'Temizlensin, öyle görün' dediler. Ben anladım. Annemle dertleştim uzaktan. Otopsi raporunu bekliyorduk gitmek için, sonra dediler ki 'Oğlum intihar diyorlar, açıklama yapman lazım.'
'EVE GİRMEDEN KARAKOL AMİRİNİ ARAYIP SORDUM'
Rapor geldi, sabah saatlerindeydi. Taziye olacak bir ev olması gerekiyordu, nasıl yapacağız bunları konuşmamız gerekiyordu. Dedim ki Çınarcık'ta yapacağız, başka evimiz yok. Son bir buçuk aydır gitmemiştim eve. Yoldayken de karakol amirini aradım. 'Eve girmemizde bir sıkıntı var mı?' diye sordum. 'Yok abicim siz girebilirsiniz' dedi. 'Evde temizlik, taziye bir şeyler olabilir mi?' dedim. 'Olay yeri inceleme 6 saat çalıştı, bizim evle işimiz bitti' dedi. Sonrasında eve gittik, anahtar yok. Ben kapının önünde birkaç şifre denedim ama açılmadı kapı. Kapıyı takan beyefendiyi de aradım, sabah 6-7 bantlarındaydı. Aradım, açmadı. Şifresini sormak için aramıştım.
'KOMŞULARLA BİRLİKTEYDİK'
Şifreleri denedim olmadı. Baktım ki kapıyı açamayacağım, kırılması lazım. Annemin kapısını kırmak istemedim. Seval teyzenin oradan girebileceğimi düşündüm. 'Senin evinden geçebilir miyim?' dedim. 'Geçemezsin küçük bir cam' dedi. Nişanlımla birlikte eve girdik, Seval teyze bize kapıyı açtı. Üst kata çıktık terasa. Terasla bizim mutfak yapışık. Tek giriş yeri orası olabilir. O da cam açıksa veya kırıksa. Cama baktım cam kapalı. Mecbur kıracağım. Bir yumruk attım, birinci katmanı kırıldı. Taşı aldım cama fırlattım. Sonrasında üstümdeki ceketi kullanarak camı açtım. İçeri girdim.
'ANNEM HAYATI ÇOK SEVER'
Gittim direkt evin kapısını açtım. Bu sırada kameralara hiçbir müdahalemiz olmadı. Ben eve sadece taziye evi olarak kullanacağımız ve kapıyı açamadığımız için camı kırarak girdim. Annem hayatı çok sever, renkleri çok sever. İntihar ile yakından uzaktan bağlantısı olamaz."
Bu arada ablasının kendisini çığlık atarak aradığını belirten Tuğberk Yağız Gülter, cenazede sürekli "Özür dilerim" demesinin sebebinin güçlü duramadığı için annesinden özür dileme ihtiyacı hissetmesi olduğunu söyledi.





