Türkiye sinemasının en saygın isimlerinden Halil Ergün, yaşamı boyunca tüm anılarına, tecrübelerine ve sanat serüvenine tanıklık eden evine ilişkin dikkat çekici bir vasiyet açıkladı. Usta oyuncu, ölümünden sonra bu evin bir “yaşayan müze” olarak korunmasını istediğini söyleyerek, sanat dolu geçmişinin tamamen genç nesillere bırakılmasını arzuladığını ifade etti.

“EVİMİN YAŞAYAN BİR MÜZE OLMASINI İSTİYORUM”
Ergün, açıklamasında yıllardır yaşadığı evin yalnızca bir konut değil, aynı zamanda bir “sanatsal hafıza mekânı” olduğunu vurguladı. Ünlü oyuncu, hayatının izlerini taşıyan bu evin gelecekte ziyaretçilerin hem sanat ruhunu hem de Türk sinemasının gelişim sürecini hissedebileceği bir alana dönüşmesini istediğini belirtti.
Ergün ayrıca, bu yapının insanların sadece objeleri görüp çıktığı bir müze değil, “hissedilen, deneyimlenen bir atmosfer” sunması gerektiğini söyledi.

“BU EV BENİM RUHUMU TAŞIYOR”
Usta oyuncu, evin içinde geçen onlarca yılın, kişisel eşyaların ve biriken anıların onun için çok büyük anlam taşıdığını ifade etti.
Ergün, bu duyguların ölümünden sonra da korunması gerektiğini düşündüğünü ve müze düşüncesinin ardında yatan en önemli motivasyonun da “sanatın bir hafıza olduğunu gelecek nesillere göstermek” olduğunu dile getirdi.





