Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, iktidari savunma işinin 'gazetecilere terk edildiğini' belirterek "İktidarı savunmak, gazetecilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir" dedi. Hakan, AK Parti'yi milletvekillerini televizyondan uzak tutmakla eleştirmişti. Hakan'ın bu yazısı üzerine Hürriyet yazarı Hande Fırat da "Şimdi iğneyi batırma zamanı" başlıklı yazı serisinin ikincisinde siyasetçilerin tartışma programlarına çıkmadığını veya çağırılmadığını belirterek; "Onların yerine vekalet yayınlarını ne yazık ki gazeteciler yapıyor. Hal böyle olunca da gazeteci siyasi parti sözcüsüne dönüyor. İster muhalefet ister iktidar kanadına yakın medya kuruluşu olsun ne yazık ki hepimiz çizgiyi aştık" dedi.

ŞAHİN: EKRANA ÇIKMA MERAKLISİ DEĞİLİMŞ

Milliyet yazarı Zafer Şahin de tartışmaya katılarak şu ifadeleri kullandı:

"Ah şu ekrana çıkan -yandaş- gazeteciler ah…

Bu ülkenin yakın tarihinde bütün kritik dönüm noktalarında, devletin, milletin yanında durdukları için suçları büyük…

Bugün çıkan yazı ve yorumlardan sonra akşamki programa kendi isteğimle çıkmadım.

Fetönün trollerine, belediye medyasına bizi hedef gösterten, dalga geçmelerine zemin hazırlayan bir yaklaşıma tepkisiz kalamam. Hayat bir duruştur.

Ekrana çıkma meraklısı değilim. Bundan sonra kendi YouTube kanalım ve sosyal medyaya ağırlık vererek ülkem ve devletimin lehine olduğuna inandığım doğrultuda gazetecilik yapmaya devam edeceğim.

Herkese başarılar dilerim. Allah herkesin yolunu açık etsin"

TAYYAR: AK PARTİ’Yİ KİM SAVUNSUN?

AK Parti'li Şamil Tayyar da konu hakkındaki paylaşımında şöyle dedi:

“AK Parti’yi kim savunsun?

Gazeteciler mi siyasiler mi?

Ahmet Hakan’ın başlattığı tartışmayı Hande Fırat sürdürmüş, Zafer Şahin tepki göstermiş.

Aslında bu tartışma yeni değil, daha önce de periyodik olarak gündeme gelmişti.

Medya ve Tanıtım Başkanlığı her el değiştirdiğinde konuşulur, sonra unutulur.

Yine unutulur, ayrıca çok geç.

Siyasi kutuplaşmanın çok sertleştiği, toplumsal fay hatlarının kırılganlaştığı, kurulların/bireylerin saflaştığı, medyanın ayrıştığı, izlerin karıştığı ortamda anlamı da yok zaten.

Sorun, AK Parti/Medya ilişkisinden daha büyük.

Türkiye’nin ihtiyacı, medyanın restorasyonu değil kentsel dönüşümdür.

Kurumlar, kurullar, kurallar yerli yerine ve ahenkle oturtulmadan sistemin bir köşesine fırçayla dokunmanın hiçbir yararı olmaz.

Bunun için topyekün seferberlik lazım.”

Kaynak: HABER MERKEZİ