ŞOK - Bir zamanlar yalnızca bilim kurgu filmlerinde karşımıza çıkan beyin-bilgisayar arayüzü (BCI) teknolojisi, artık yapay zekâ ile birleşerek gerçeğe dönüşme yolunda hızla ilerliyor. Sidney Teknoloji Üniversitesi’nden (UTS) araştırmacılar, insan düşüncelerini doğrudan çözümlemeye yönelik son derece dikkat çekici bir projeye imza atıyor.Yapay zekâ destekli sistemler sayesinde, bireylerin zihinlerinden geçen imgeler, kelimeler ya da düşünsel süreçler yüksek doğrulukla analiz edilebiliyor.

Yapay Zeka Sinav

DÜŞÜNCELERİ METNE DÖNÜŞTÜREN YAPAY ZEKA MODELİ

GrapheneX-UTS İnsan Merkezli Yapay Zeka Merkezi’nde çalışan Dr. Daniel Leong, EEG başlığına benzer bir cihaz takarak bilgisayar karşısında deney yapıyor. Cihazdaki 128 elektrot, beynin elektriksel sinyallerini algılıyor ve bunları bilgisayara iletiyor. Normalde epilepsi gibi nörolojik hastalıkların teşhisinde kullanılan bu yöntem, şimdi düşünceleri metne çevirmek için kullanılıyor.

Leong’un sessizce “mutlu zıplamak, sadece ben” cümlesini okuması ve ağız hareketleri, yapay zeka modelinin beynindeki sinyalleri analiz etmesine olanak tanıyor. Model, daha önce bu metinleri okuyan 12 gönüllünün EEG verilerini analiz ederek, her kelimenin karşılık geldiği beyin dalgalarını öğrenmiş durumda. Büyük dil modelleri sayesinde cümle içindeki olası hatalar da düzeltiliyor.

Sonuç olarak, Leong’un yalnızca düşünerek verdiği sinyallerden yapay zeka, “Mutlu bir şekilde atlıyorum, sadece benim” cümlesini başarıyla oluşturuyor. Elbette bu sistem hala gelişme aşamasında. Araştırmacılar, doğruluğu artırmak için daha fazla gönüllüyle deneylerini sürdürüyor.

BEYİN-BİLGİSAYAR ARAYÜZLERİ: GEÇMİŞTEN BUGÜNE

Beyin-bilgisayar arayüzleri ilk kez 20 yıl önce kuadriplejili bir kişinin beyin sinyalleriyle fare imlecini hareket ettirmesiyle dikkat çekmişti. Bugün bu teknoloji, hem cerrahi olarak yerleştirilebilen hem de ameliyat gerektirmeyen (non-invaziv) seçeneklerle gelişimini sürdürüyor.

Ancak dışarıdan ölçüm yapılan sistemlerde sinyaller gürültülü olabiliyor. UTS’ten Prof. Dr. Chin-Teng Lin, bu nedenle yapay zekanın devreye girdiğini ve sinyalleri filtreleyip güçlendirerek konuşma belirteçleri oluşturduğunu belirtiyor.

HER BEYİN FARKLI, YAPAY ZEKA BU FARKLILIKLARI ÖĞRENİYOR

NSW Üniversitesi’nden biyoelektronik uzmanı Dr. Mohit Shivdasani, yapay zekanın her bireyin beyin dalga desenlerini tanıyarak kişiselleştirilmiş çözümler sunabileceğine dikkat çekiyor. “Bir kişide işe yarayan model, başka birinde farklılık gösterebilir. Yapay zeka bu farklılıkları hızla öğrenebilir,” diyor.

Ekip, bu öğrenmeyi desteklemek için “neurofeedback” adı verilen bir yöntem kullanıyor. Böylece yapay zeka, farklı insanların konuşma ve düşünme biçimlerine adapte oluyor. Şu anda ortalama %75 doğruluğa ulaşıldı; hedef ise %90.

TIP, EĞİTİM VE REHABİLİTASYONDA DEVRİM YARATABİLİR

Zihin okuyan yapay zeka, özellikle felç geçirmiş hastaların rehabilitasyonunda kullanılabilir. Dr. Shivdasani, hastanın beyin aktivitelerinin devam etmesini sağlayarak sinir hücrelerinin yeniden yapılanmasını teşvik edebileceğini belirtiyor. Otizmli bireylerde konuşma terapisini desteklemek de potansiyel kullanım alanlarından biri.

Kapalı döngü sistemlerle gerçek zamanlı geri bildirim sağlanabilmesi, dikkati artırma, hafızayı güçlendirme ve hatta duygusal dengeyi iyileştirme gibi birçok alanda çığır açabilir.

GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİLERE ENTEGRE OLACAK

Bu sistemlerin günlük yaşamda kullanılabilmesi için daha kompakt hale gelmesi gerekiyor. Kimse, başında teller olan bir şapka ile dolaşmak istemez. Prof. Lin, bu teknolojinin artırılmış gerçeklik gözlükleri gibi giyilebilir cihazlara entegre edilebileceğini söylüyor.

Büyük teknoloji şirketleri şimdiden elektrotlu kulaklıklar gibi beyin sinyallerini okuyabilen yeni nesil cihazlar üzerinde çalışıyor. Ancak tüm bu gelişmelerle birlikte, “beyin mahremiyeti” ve etik kullanım konuları da gündemdeki yerini koruyor.

Dr. Shivdasani bu konuda uyarıyor: “Bu araçlara sahibiz, ama ne için ve ne kadar etik bir şekilde kullanacağımız asıl soru.”

Kaynak: HABER MERKEZİ