ŞOK - Ünlü şarkıcı Özcan Deniz ile annesi Kadriye Deniz ve ağabeyi Ercan Deniz arasında yaşanan gerilim devam ediyor. Son olarak anne Kadriye Deniz, sosyal medyada bulunduğu paylaşımla oğlu Özcan Deniz'den vazgeçtiğini ve onu hayatından çıkardığını duyurdu.
ÖZCAN DENİZ'İN ANNESİNDEN ŞOK PAYLAŞIM!
Ünlü sanatçının annesi Kadriye Deniz paylaşımında şöyle dedi:
"Kan bağı, menfaat bağına yenik düştüğünde 'evlat' değil, 'el' kalır geriye... İhanet edenin adı can da olsa, gönül defterimde yeri silinir. Ben, evlatlarımı toprağımda büyüttüm. Kimi kök verdi, kimi kökünden söküldü gitti. Çıkar için birleşenler: Özcan, Melek, Sibel, Nurcan...
"BEN VEDAMI HAYATTAYKEN YAPTIM"
Yolunuz açık olsun, Allah'a havale ettim sizi! Hakkı yenen, zulmedilen Ercan'ım ve Yurda'm, çınar gibi kök salıp büyüsünler. Bizi ancak ölüm ayırmalıydı ama ben vedamı hayattayken yaptım. Bundan böyle ne bayrama, ne selâma..."
ÖZCAN DENİZ'DEN PEŞ PEŞE PAYLAŞIMLAR
Özcan Deniz ise bu paylaşım karşısında annesine yanıt niteliğinde peş peşe paylaşımlarda bulundu.
"Şimdi sizlere, benden çalınan 40 yılımın hatırına 40 paylaşım yapacağım. " diyen Deniz, şöyle konuştu:
"Biraz uzun olacak. Aslında kısa bile, ama burası için uzun sayılacak. Şimdiden iyi okumalar. Sevgili anneciğim! Yaptığınız sayısız kötülüğe göğüs gerdim ve de gereceğim. Yolum sizin yolunuz değil. Sizler, sizi cennete taşıyan gemiyi korsanlar gibi ele geçirip dümeni cehenneme kırdınız ve ben, korumam gereken evladımı alıp, benim inşa ettiğim ve suya indirdiğim o gemiden ayrıldım.
Ekranlara çıkıp, gazetelere konuşarak aslında benim yapamayacağım, yapmayacağım, kıyamayacağım bir şey yaptınız; kendinizi anlattınız. Cehaletinizi, kötücüllüğünüzü ikrar ettiniz. Ben sizi kimseye böyle anlatamazdım! Aslında neyin içinde olduğumu, benden neleri çaldığınızı, benim kalbinizde hiçbir yerimin olmadığını, beni sadece “imkân” olarak gördüğünüzü, sizin için bir evlat ya da kardeş değil de hayatına, emeğine, her şeyine ipotek koyduğunuz bir köle olarak gördüğünüzü, parmak sallaya sallaya anlattınız. Beni üzen, bana yaptıklarınızdan çok, kendinize reva gördüğünüz bu durumun çok trajik ve utanç verici olmasıdır.
Hepinizi o aç kalktığınız sofralardan taşıyıp, o günleri unutturacak bir hayat armağan eden (Allah’ın izniyle) bana saldırıyorsunuz. Saraylar armağan etsem tatmin olmayacak bir haldesiniz. Konu Samar değil anneciğim; konu ihanet, arkadan vurma, nankörlük, saygısızlık, arsızlık, hayasızlık, doyumsuzluk, şükürsüzlük, müsriflik, inanarak söylediğiniz yalanlar ve attığınız iftiralar, gaddarlık, amasız fakatsız kötülük, bir türlü atılamayan cehalet ve bunun verdiği cesaret. Konu asla Samar değil; Samar, sizin bu yukarıdakileri kabul etmediğiniz için sarıldığınız bir bahane.
"EVLADIMA BİLE DÜŞMANSINIZ"
Siz, evladıma bile düşmansınız ki hepinizin evlatlarında emeğim var. Ama benim oğlum bugün ne babaanne biliyor ne de amca. Bu sizin utancınız. Onları sizin şerrinizden koruyor olmama bile, katran katran nefretle karşılık veriyorsunuz."
"Annenle görüş" diyorlar. Görüşürsem iftiraya uğrayacağımı bilmiyorlar. " diyen Özcan Deniz konuşmasına şöyle devam etti:
"En son Berat gecesi elini öpmeye geldiğimde, benden ayrıldıktan sonra ardımdan Ercan geldi sana. Birlikte karakola gidip o gece hiç yaşanmamış bir olaya dair iftira atarak bana uzaklaştırma kararı aldırdın. Aynı gece Ercan’ın evine geçip gece yarısı magazincileri çağırıp (daha doğrusu önceden organize edip) pijamalarla sakil bir şekilde karşısına oturup, Ercan’ın direktifleriyle çocuğumu benden koparacak utanç verici konuşmalar yaptın. Seninle görüşmek demek, yeni iftiralara ve tuzaklara düşmek demek; bilmiyorlar."
"BEN NELER ÇEKİYORUM DA SİZE O İMKANLARI SAĞLIYORUM"
Deniz, annesinin "Gelip o villaları yakacağım" sözlerine ise şöyle yanıt verdi:
"Gelip o villaları yakacağım demişsin. Doğru, yakarsınız. Siz emeğiniz olmayan her şeyi yakar, yıkar, yok edersiniz. Bir tuğlasında bile emeğiniz yok. Ben Almanya’da, daha 18 yaşımda tuvalet temizleyerek, sahnelere çıkarak ilk sana çamaşır ve bulaşık makinesi ve televizyon aldım. Ercan’a da araba aldım. Babamla araba yüzünden birbirlerine girdiler ve Ercan arabayı uçurumdan aşağıya attı. Tıpkı şimdi olduğu gibi kimse emeğime acımadı. Ben neler çekiyorum da size o imkânları sağlıyorum, hiçbir zaman düşünmediniz. Yaktınız, yıktınız."