ŞOK - Putin liderliğindeki Rusya, Ukrayna’da devam eden ve Kremlin tarafından “özel askeri operasyon” olarak tanımlanan savaşta kararlı bir tutum sergiliyor. Putin’in uzun vadeli ateşkes ya da barış görüşmeleri için şimdilik adım atmadığı dikkat çekiyor. Öte yandan, Trump yönetimi Moskova’ya karşı ekonomik ve diplomatik baskıyı artırarak, Rusya’nın ticaret ortakları Hindistan ve Çin gibi ülkelerde gümrük tarifelerini yükseltme tehdidinde bulunuyor. Trump ayrıca, iki ABD nükleer denizaltısının Rusya’ya yakın bölgelere sevk edildiğini açıklayarak tansiyonu yükseltti.

Bu sert hamleler, Beyaz Saray ile Kremlin arasındaki ilişkilere ilişkin ciddi soruları beraberinde getiriyor: İki süper güç gerçekten savaşın eşiğinde mi? Yoksa Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff’un Moskova ziyareti, hala diplomatik çözüm arayışlarının sürdüğünü mü gösteriyor?

TRUMP DÖNEMİNDE BAŞLAYAN SICAK TEMASLAR

BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Trump’ın ikinci başkanlık döneminin ilk aylarında Washington ile Moskova arasında ilişkilerin toparlandığına dair işaretler gözlemlenmişti. O dönemde, Putin ve Trump arasındaki temaslar olumlu bir seyir izliyor, iki lider karşılıklı ziyaret planları yapıyordu. Şubat ayında ABD, Birleşmiş Milletler’de Rusya’yı kınayan Avrupa destekli karar tasarısına karşı çıkarak Moskova’nın yanında yer aldı.

Trump yönetimi aynı zamanda NATO ve bazı Avrupalı müttefikleri sert ifadelerle eleştirirken, Kiev’e yönelik diplomatik baskıyı artırdı. Bu durum Kremlin çevrelerinde memnuniyetle karşılandı. Rusya Bilimler Akademisi Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nden siyaset uzmanı Konstantin Blokhin, Mart ayında “Washington ile Moskova arasında Brüksel veya Kiev ile kıyaslandığında daha fazla ortak zemin var” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Trump yanlıları ise “Batı’nın birliği artık yok” diyerek, Transatlantik ittifakın Trump döneminde hızlıca eridiğine dikkat çekti. Bu süreçte Trump’ın özel elçisi Steve Witkoff, dört kez Moskova’ya giderek Putin’le uzun görüşmeler gerçekleştirdi; bu temaslar Trump ile Putin arasındaki diplomatik diyaloğun göstergesi oldu.

ARTAN HAYAL KIRIKLIĞI

Ancak, Putin’in Ukrayna’daki askeri avantajını koruması ve diplomatik çözüme sıcak bakmaması Trump cephesinde hayal kırıklığı yarattı. Trump, Moskova’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını “iğrenç ve utanç verici” sözleriyle eleştirirken, Putin’i de “saçmalamakla” suçladı.

Geçtiğimiz aylarda Trump, Kremlin’e 50 günlük ültimatom vererek yaptırımlar ve yüksek gümrük tarifeleriyle savaşın sona erdirilmesini istedi. Bu süre on güne kadar çekildi ancak Putin cephesinden geri adım sinyali gelmedi.

New York’ta uluslararası ilişkiler profesörü Nina Kuruşçeva, Putin’in Trump’ı ciddi almadığını düşünüyor. Kuruşçeva’ya göre Putin, Ukrayna’daki çatışmayı uzatmaya kararlı ve bu savaşın Rusya’nın tarihsel güç iddialarının bir parçası olduğunu düşünüyor.

ANLAŞMA UMUDU KORUNUYOR

Tüm bu sert tabloya rağmen, çatışmanın kaçınılmaz olduğu anlamına gelmiyor. Trump kendini büyük bir müzakereci olarak tanımlıyor ve Putin’le anlaşmadan vazgeçmiş değil. Özel temsilci Witkoff’un Moskova ziyaretinde, Kremlin’e Ukrayna konusunda avantajlı iş birliği teklifleri sunması bekleniyor.

Rus uzmanları, bu diplomatik çabaların savaşı sonlandırmak için önemli bir fırsat olabileceğini söylüyor. Ancak, Putin’in şu ana kadar Ukrayna toprakları, tarafsızlık ve ordu büyüklüğü konusundaki taleplerinden geri adım atmadığı unutulmamalı.

Sonuç olarak, Trump’ın barış odaklı yaklaşımı ile Putin’in zafer beklentisi arasında hâlâ aşılması gereken büyük mesafeler var. İki liderin lokomotifleri şimdilik birbirine hızla yaklaşırken, uluslararası toplum gözünü diplomatik görüşmelere çevirmiş durumda.

Muhabir: HABER MERKEZİ