ŞOK - TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 3 Mayıs'ta hayatını kaybetti. Nefes gazetesi yazarı Aytunç Erkin, 2 Mart günü süreçle ilgili bilgi aldığı, ancak isim vermeden köşesinde yazdığı kişinin Sırrı Süreyya Önder olduğunu yazdı. Erkin, Önder'in hayatını kaybetmeden önce kendisine "Üçüncü göz yok" diyerek söylediğini aktardı.
Erkin'in, "Sırrı Süreyya Önder’le 1 Mart’ta konuştuklarım" başlıklı yazısından ilgili kısım şöyle:
“İmralı sürecini yakından takip eden bir isim dedi ki: Önümüzdeki üç ay kritik çünkü süreç yeni başladı… 2 Mart’ta bu köşede bu başlıkla okudunuz 'kulis' bilgilerini. O gün 'İsmimi yazma ama aklında ne varsa sor anlatayım' dedi. İsmini vermeden yazdım ve sordum! Evet… O gün ismini yazmadığım 'kaynak' 3 Mayıs’ta hayatını kaybeden ve İmralı heyetinin kritik ismi Sırrı Süreyya Önder’di...
GÖRÜŞMELER ÖCALAN’A AKTARILIYOR
“Üç İmralı görüşmesi sonucunda finale ulaşmak önemli. İki buçuk aylık bir sürede Kandil’le, Suriye’nin kuzeyiyle ve Avrupa’yla görüşüldüğü anlaşılıyor. Ki bu görüşmelerin de propagandası yapılmadan yapılması dikkat çekici. Bu görüşmelerin de Öcalan’a aktarıldığını anlıyoruz. Ki DEM ve Kürt siyaseti içinde ‘silahlı yöntemin bittiğini’ savunanların, demokratik mücadelenin hakim kılınmasını savunanların daha öne çıktığını gördük ve onların diğer tarafı ikna ettiğini fark ediyoruz.”
ANKARA MERKEZLİ BİR SÜREÇ
Sırrı Süreyya Önder’e sordum: “Peki bu süreçte ‘üçüncü göz yani uluslararası müdahale’ var mı?" Yanıt verdi Önder:
Ne kadar olabilirse o kadar varlar. Eşya ve tabiat denkleminde bu iş. Maksimum başkalarını karıştırmadan yürüyen bir süreç bu. Başkaları, bu işin sırf güvenliği için ne kadar muhatap alınabiliniyorsa o kadar muhatap alındı. Şunu net ifade edebiliriz: Şu anki süreçte üçüncü göz yok. Hazırlanırken, diplomasi yürütülürken elbette görüşülen yerler oldu ama buradaki temel yaklaşım, onların süreç için tehdit oluşturmasının önüne geçmekti. Bu yol ve yöntemlerin nasıl olduğunu ileride tarih yazar ama kesinlikle ve kesinlikle hiçbir üçüncü göz yok, Ankara merkezli. Bir tarafta İmralı heyeti bir tarafta MİT Başkanı İbrahim Kalın, AKP’den üst düzey bir yetkili, eski çözüm sürecindeki bir devlet yetkilisi. Küçük küçük adımlarla bugüne geldi.
BİR AKLI SELİM GEREKİYORDU O DA BAHÇELİ OLDU
Bu süreci dar bir siyasi alana hapsetmek doğru olmazdı. Bunun en iyi anlayan da Devlet Bahçeli oldu. İşi hamasetinden arındırdığında yüzlerce Gazze olma potansiyeli taşıyor. İster haklı ol ister haksız. Küresel sistemin tek muradı buranın kendiyle meşgul olması. Bu işlerin kazananı yok. Merminin yatağındaki sessizlik gibi. Ne zaman, neyle paylatacak? Ne ben öngörebilirim, ne sen ne de devlet. Ne de bu işi örgütleyenler. Bir aklıselim gerekiyordu o da Bahçeli oldu!”