Türkiye’de 2025 yılı boyunca art arda gelen soruşturmalar, gözaltılar ve davalar siyasetle sınırlı kalmayarak belediyelerden medyaya, şirketlerden kamuoyunda tanınan isimlere kadar geniş bir alana yayıldı. Bu tabloyu değerlendiren Ruşen Çakır, “Yargı vesayetinde son perde” başlıklı yayınında sert tespitlerde bulundu.

“BAĞIMSIZ BİR YARGIDAN SÖZ ETMEK MÜMKÜN DEĞİL”

Ruşen Çakır, yargının gerçekten bağımsız ve tarafsız olması halinde yürütülen operasyonların toplum yararına görülebileceğini ifade etti. Ancak mevcut tabloda bunun mümkün olmadığını vurgulayan Çakır, yargının doğrudan siyasi iktidara, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı bir yapı görüntüsü verdiğini söyledi.

Çakır’a göre bugün yargı üzerinden yürütülen süreçler, hukuki olmaktan çok siyasi bir dizayn aracı niteliği taşıyor. Bu durumun sadece siyaseti değil, toplumun gündelik yaşamını da belirlediğini ifade etti.

“VESAYET KAVRAMI YENİDEN KARŞIMIZDA”

Yargının izin verdiği ölçüde siyaset yapılabildiğini savunan Çakır, belediyecilikten şirket faaliyetlerine, medyadan sosyal medyaya kadar her alanın yargı sınırları içinde şekillendiğini dile getirdi. Çakır, görünürde savcı ve hâkimlerin olduğu bu tabloda, gerçekte siyasi iktidarla karşı karşıya olunduğunu söyledi.

YARGI ELİYLE SİYASET DİZAYNI YENİ DEĞİL

Çakır, yargının siyaseti yönlendirme pratiğinin Türkiye için yeni olmadığını hatırlattı. 28 Şubat sürecinde Refah Partisi’nin kapatılması, Fazilet Partisi’ne yönelik müdahaleler ve Kürt siyasi hareketine açılan kapatma davalarını bu çizginin örnekleri olarak sıraladı. Ergenekon ve Balyoz davalarına da değinen Çakır, askeri vesayetin tasfiyesi iddiasıyla yürütülen bu süreçlerin yeni bir vesayeti doğurduğunu savundu.

CHP OPERASYONLARI VE 19 MART SÜRECİ

Ruşen Çakır’a göre, 31 Mart 2024 seçimlerinde birinci parti olan CHP’nin önünü kesmek amacıyla yargı üzerinden yeni bir hamle devreye sokuldu. Ekrem İmamoğlu’na yönelik diploma ve yolsuzluk iddialarıyla başlayan sürecin, partiye açılan davalar ve kurultay tartışmalarıyla genişletildiğini belirtti. Ancak bu hamlelerin siyaseten beklenen sonucu üretmediğini ifade etti.

YARGI ROTAYI BAŞKA ALANLARA ÇEVİRDİ

CHP’ye yönelik operasyonların etkisiz kalmasının ardından yargının yönünü başka alanlara çevirdiğini savunan Çakır, şirketlere yönelik kara para soruşturmaları, MASAK raporları ve ünlü isimler üzerinden yürütülen uyuşturucu dosyalarının bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Bu dosyaların medyada hızla dolaşıma sokulduğunu ve kamuoyunda güçlü bir algı yaratıldığını vurguladı.

“ERDOĞAN SONRASI YARGI NASIL TOPARLANACAK?”

Ruşen Çakır, yargının bugün doğrudan siyasi iktidara bağlı bir yapı olarak algılanmasının, geleceğe dair ciddi bir sorun yarattığını belirtti. Çakır’a göre en kritik soru şu: Bu derece siyasallaşmış ve öne çıkmış bir yargı, Erdoğan sonrası dönemde nasıl toparlanacak?

Çakır’ın bu değerlendirmeleri, Türkiye’de yargı–siyaset ilişkisine dair tartışmaların önümüzdeki dönemde daha da sertleşeceğine işaret ediyor.

Muhabir: SAADET ÇAKIR