Uzmanlar, "romantik aşk" kavramını arzu ve bağlılık duygularından farklı bir bağ olarak tanımlıyor. Bu özel dönem, kişinin hem bedensel hem de duygusal olarak etkilendiği bir süreçtir. Aşkın, uzun vadeli ilişkilerdeki bağlılıktan daha derin ve farklı olduğu belirtiliyor.
Dopamin ve Aşkın Gücü
Birçok bilimsel araştırma, romantik aşkın beyindeki etkilerini anlamak için beyin taramaları kullanıyor. Katılımcılara sevdiklerinin fotoğrafları gösterildiğinde, dopamin hormonu açısından zengin olan bölgelerde artış gözlemlendi. Bu bölgeler, arzuyu ve isteği kontrol eden yerler olup, bazı uyarıcı maddelerin kullanımı ile de benzer şekilde tetiklenebiliyor. Bu nedenle aşk, bazı uzmanlar tarafından "doğal bir bağımlılık" olarak tanımlanıyor.
Aşkın Evrimsel Bağlantıları
Kuzey Amerika çayır fareleri üzerinde yapılan araştırmalar, romantik bağların biyolojik temellerini daha da derinlemesine incelemiş. Çayır fareleri, ömür boyu tek bir eşle yaşamalarıyla bilinir. Bu eşleşmelerde, beyinlerinin ödül sistemlerinin ve dopamin salgısının harekete geçtiği gözlemlenmiştir. Bu, insanların da benzer biyolojik süreçlerle romantik bağlar kurduğunu gösteriyor.
Aşk, bağımlılık yapan madde etkisi yaratıyor
Missouri Üniversitesi'nde davranışsal nörobilim dersleri veren Dr. Sandra Langeslag'ın gerçekleştirdiği aşk ve bağımlılığı kıyaslayan araştırmalar, bazı kişilerin sevdiklerini tıpkı bağımlılık yapan bir maddenin krizine girer gibi arzuladıklarını gösteriyor.
Dr. Langeslag, "Âşık olduğunu kişiye duyduğunuz tutkuya teslim olmak, en azından evrim bakış açısıyla irrasyonel bir davranış değil" dedi.
Romantik Aşkın Beyindeki Yeri
Dr. Helen Fisher, romantik aşkın beyindeki temeline dair önemli bir açıklama yaptı. Aşkın kaynağı, serebral korteksin düşündürme süreçleriyle değil, daha çok odaklanma ve motivasyonla bağlantılı beyin bölgeleriyle ilişkilidir. Fisher, aşkın doğasının aslında hırsla ve bu odaklanma ile ilintili olduğunu belirtiyor.
