Dünya çapında aile yapısını etkileyen dinamikler her yıl değişirken, boşanma oranlarına yönelik kapsamlı analizler de ülkelerin sosyoekonomik dönüşümlerini gözler önüne seriyor. 2025 yılına ilişkin Divorce Agency verileri, farklı coğrafyalarda aile bütünlüğünü etkileyen koşulların ne kadar değiştiğini bir kez daha ortaya koydu. Rapora göre boşanma oranlarının yüksek olduğu ülkelerde ekonomik bağımsızlık, büyük şehir yaşamının temposu, toplumsal normların esnemesi ve evliliğe dair beklentilerin dönüşmesi belirleyici rol oynuyor.
DÜNYADA BOŞANMA ORANLARI YÜKSELİYOR
Son verilere göre, dünya genelinde boşanma oranları birçok ülkede artış eğilimi gösteriyor. Araştırmalar, ekonomik dalgalanmalar, bireyselleşme, kentleşmenin hızlanması ve özellikle kadınların iş hayatındaki etkinliğinin artmasının evlilik dinamiklerini büyük ölçüde değiştirdiğini ortaya koyuyor.
Buna karşın boşanma oranlarının düşük olduğu ülkelerde geleneksel aile yapısının daha güçlü olduğu, kültürel bağların evlilikleri ayakta tutan temel faktörler arasında yer aldığına işaret ediliyor.
2025 RAPORUNA GÖRE DÜNYANIN EN ÇOK BOŞANAN ÜLKELERİ
Divorce Agency’nin 2025 raporu, boşanma oranı en yüksek ülkeleri sıraladı. Listenin ilk sırasında Maldivler yer alırken, onu Belarus, Rusya, Litvanya ve Letonya takip etti.
Liste genel olarak ekonomik belirsizlik, yoğun kentleşme ve farklı sosyal parametrelere sahip ülkelerin ağırlıklı olduğu bir yapıya sahip.
TÜRKİYE 18. SIRADA
Rapora göre Türkiye, dünya genelinde boşanma oranı yüksek ülkeler arasında 18. sırada yer aldı. Bu konum, Türkiye’nin dünya ortalamasının üzerinde bir boşanma oranına sahip olduğunu gösteriyor.
Uzmanlara göre Türkiye’de boşanma oranlarının artmasında ekonomik baskı, şehir yaşamının stresi, toplumsal rollerin değişmesi, evlilik içi beklentilerin farklılaşması ve hukuki süreçlerin hızlanması önemli rol oynuyor.
TOPLUMSAL VE EKONOMİK FAKTÖRLER BELİRLEYİCİ
Sosyologlar, boşanma istatistiklerindeki yükselişin yalnızca bireysel sebeplerle açıklanamayacağını belirtiyor. Ekonomik koşulların dalgalanması, aile içi iletişim biçimlerinin değişmesi, bireyselliğin güçlenmesi ve özellikle büyük şehirlerde yaşamın hızlanması, evliliklere yönelik baskıyı artırıyor. Buna karşın daha düşük boşanma oranlarına sahip toplumlarda güçlü aile bağlarının koruyucu bir kalkan görevi gördüğü ifade ediliyor.
