ŞOK - 23 Nisan 2025’te İstanbul’u sarsan 6.2 büyüklüğündeki Marmara Denizi depremi, hem sismik hareketliliği hem de olası büyük İstanbul depremine dair endişeleri yeniden gündeme taşıdı. Türkiye'nin önde gelen jeoloji uzmanlarından Prof. Dr. Osman Bektaş, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Silivri açıklarında meydana gelen depremin, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın kaygan bir kesiminde adeta bir “sigortayı attırdığını” belirtti ve kritik uyarılarda bulundu.
23 Nisan 2025 günü saat 12:49'da Marmara Denizi'nde, İstanbul’un yaklaşık 40 kilometre güneybatısında, Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, kentin Avrupa ve Asya yakalarında güçlü şekilde hissedildi.
Sarsıntı kısa süreli panik yaratırken, çoğu vatandaşın yüksek katlardan atlaması gibi nedenlerle 151 kişi yaralandı.
Depremde herhangi bir can kaybı yaşanmadığı gibi ciddi bir yapısal hasar da rapor edilmedi.
Prof. Dr. Osman Bektaş, depremin ardından yaptığı X paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Sürüklenme (creep) özelliği gösteren Avcılar segmenti, beklendiği gibi M6.2 büyüklüğündeki depremi durdurmuş ve gerilimi Çınarcık Çukuru’na aktarmıştır. Verilere göre, M6.2’lik deprem, fayın sürüklenen yani enerjiyi biriktirmeden sürekli hareket eden kesiminde meydana gelmiştir (Becker ve diğ., 2023). Bu nedenle, büyük deprem üretme potansiyeli düşük olan bu segmentte yaşanan sarsıntı, adeta bir sigortanın atması gibi değerlendirilmelidir.”
Prof. Bektaş'ın "Sürüklene Avcılar Segmenti" olarak bahsettiği bölge, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın Marmara Denizi içindeki, yavaş ve sürekli hareket ederek enerjisini küçük ve orta büyüklükteki depremlerle ya da sarsıntısız bir şekilde boşaltan "sürüklenen (creep)" bir kolu.
Bilimsel çalışmalar (örneğin Becker ve diğerleri, 2023), Marmara Denizi'nin batı kısmının, özellikle Silivri yakınlarının bu tür bir sürüklenme davranışı gösterdiğini ortaya koyuyor. M6.2'lik depremin bu bölgede olması, Bektaş'ın teorisini destekliyor.
"Sigorta attı" benzetmesi ise, bu sürüklenen segmentin biriktirdiği enerjinin bir kısmını M6.2 ile boşaltarak, o spesifik parçada daha büyük bir depremin bir süreliğine önüne geçtiği anlamına geliyor.
Ancak Prof. Bektaş'ın uyarısının en can alıcı noktası, bu M6.2'lik depremin, stresi Marmara Denizi'nin doğusunda, İstanbul'a daha yakın ve "kilitli" bir segment olan Çınarcık Çukuru'na aktarmış olabileceği iddiası. "Kilitli" segmentler, enerjiyi uzun yıllar boyunca biriktirir ve bu enerji aniden boşaldığında M7 ve üzeri büyüklükte yıkıcı depremlere neden olabilir.
Çınarcık Çukuru'nun da içinde bulunduğu Prens Adaları segmenti, en son 1766'da büyük bir deprem ürettiğinden beri enerji biriktiriyor ve uzmanlar tarafından büyük İstanbul depreminin potansiyel merkez üslerinden biri olarak gösteriliyor.
Prof. Bektaş'ın "sigorta" benzetmesi, M6.2'lik depremin yaşandığı sürüklenen segment için kısa vadeli bir rahatlama olarak yorumlansa da, uzmanlar bunun büyük İstanbul depremi riskini ortadan kaldırmadığı konusunda hemfikir. Marmara Denizi'nde yaklaşık 250 yılda bir M7 ve üzeri büyüklükte deprem olduğu göz önüne alındığında (sonuncusu 1766), bölge "sismik boşluk" olarak tanımlanıyor ve büyük bir deprem için "gecikmiş" durumda.
Prof. Dr. Osman Bektaş'ın analizi, M6.2'lik depremin bir yandan fayın bir bölümünde biriken enerjiyi boşaltarak "sigorta" görevi görmüş olabileceğini, diğer yandan ise stresi daha tehlikeli ve kilitli bir bölge olan Çınarcık Çukuru'na aktararak oradaki riski tetikleyebileceğine işaret ediyor. Bu durum, İstanbul ve çevresinde deprem hazırlığının ve risk azaltma çalışmalarının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.