Gazeteci Ruşen Çakır, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklanan Mehmet Akif Ersoy hakkında yaptığı yorumda, davanın hukuki boyutundan çok, ortaya çıkan yalnızlık tablosuna dikkat çekti.
“BU SESSİZLİK ÇOK ÇARPICI”
Ruşen Çakır, değerlendirmesinde Mehmet Akif Ersoy’un gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından medya dünyasında oluşan sessizliğin altını çizdi. Çakır’a göre, Ersoy’un geçmişte bulunduğu pozisyonlar ve kurduğu ilişkiler düşünüldüğünde, bu sessizlik sıradan değil.
Çakır, Ersoy’un tutuklanmasının ardından ne güçlü bir mesleki dayanışma ne de açık bir sahiplenme gördüğünü ifade ederek, yaşananların Türkiye’de medya ilişkilerinin doğasına dair önemli ipuçları verdiğini vurguladı.
“HERKES UZAK DURMAYI TERCİH ETTİ”
Ruşen Çakır’a göre, soruşturmanın içeriği kadar dikkat çeken bir diğer unsur da Ersoy’un çevresinde yaşanan geri çekilme oldu. Çakır, bu süreçte birçok ismin sessiz kalmayı, mesafe koymayı ya da görmezden gelmeyi tercih ettiğini dile getirdi.
Bu durumun, medya dünyasında kriz anlarında kurulan ilişkilerin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdiğini belirten Çakır, Ersoy’un yalnızlığının kişisel bir durumdan çok sistemsel bir tabloya işaret ettiğini söyledi.
“YARGI SÜRECİ AYRI, TOPLUMSAL TAVIR AYRI”
Ruşen Çakır, hukuki sürecin elbette yargı tarafından yürütüleceğini vurgularken, kendi yorumunun davanın içeriğinden çok toplumsal ve mesleki refleksler üzerine olduğunu ifade etti. Çakır’a göre, Ersoy’un tutuklanmasının ardından oluşan tablo, Türkiye’de gazetecilerin zor zamanlarda ne kadar yalnız kalabildiğini bir kez daha gösterdi.
Çakır’ın bu değerlendirmesi, Mehmet Akif Ersoy dosyasının yalnızca adli yönüyle değil, medya dünyasında yarattığı sessizlik ve mesafe ile de tartışılmasına neden oldu.





