ŞOK - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara'da Anahtar Parti'yi ziyaret etmesinin ardından açıklamalarda bulundu. İki liderin basın açıklamasında Özel, İzmir'de süren greve dair de konuştu.

GREV AÇIKLAMASI: MUTLAKA ÇÖZÜLECEKTİR

Özel, "Kimse bizden greve çıkmış işçiye laf söylememizi beklemesin" derken, grevin başka kesimlerce eleştirilmesine de dikkat çekerek şunları söyledi:

“Sonuçta sendikal örgütlenme bizim çok arkasında durduğumuz bir haktır. Bu hakka ve bu hakkın doğurduğu yasal, anayasal hakların kullanımına söyleyecek hiçbir sözümüz yoktur. Ancak siyaset de bu sendikal siyaset, mücadele de bizim yaptığımız siyaset de makule göre yapılır. Ortalamaya göre yapılır. Ortalama vicdan, ortalama akıl, ortalama beklentiler. Bundan uzaklaştıkça, makuliyetinizi kaybettikçe desteğinizi kaybetmeye başlarsınız. Ben kimseye nasıl hakkını savunacağını söyleyemem. Veya işine karışmam. Ama haklılık zeminini terk edip çok uçlara savrulduğunuzda, bu sefer toplumsal desteği kaybetmeye başlarsınız. Ben yıllarca hak savunuculuğu, yıllarca meslek örgütü yöneticiliği yaptım. Kendi tecrübelerimden hareketle, kamu vicdanında işçinin ve onun taleplerinin destek görmesi gerekirken, bu bu kadar eleştiriliyorsa o zaman bir dönüp bakmak lazım. ‘Biz bir yerde kantarın topuzunu kaçırdık mı?’ diye. Ya da ‘Geçmişte kantarın topuzu kaçtı, şimdi bunu daha da ilerilere götürmeye çalışalım mı?’ diye bir düşünmek lazım onu. Ama buradan kimse bizden greve çıkmış işçiye laf söylememizi falan beklemesin. Ama nasıl oranın hakları varsa, belediye yönetiminin de hakları vardır. Belediye Başkanı eldiveni eline geçirmiş çöp toplarken ‘Sen bu çöpü toplayamazsın, grev kırıcılığı yapamazsın.’ Başka işçi getirir, sendikasız bir işçi grubunu anlık ücretlendirir ve o çöpü toplatırsanız bu yasaya aykırıdır. Bunu yapamazsınız. Ama bugün çıktı, İzmir halkı kendi evinin önündeki çöpü aldı kaldırdı. İzmir halkına mı ‘grev kırıcı’ diyeceksiniz? O yüzden bu meseleler hassas. Cumhuriyet Halk Partisi örgütlenme özgürlüğünün teminatı, bu işi Türkiye’ye getirmiş tanıştırmış, savunmuş bir partidir. Nezaket ve kurallar, kanunlar çerçevesinde ilerleyeceğiz. Bir çözüm mutlaka bulunacaktır."

ERDOĞAN'A YANIT VERDİ

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Yolcu değil hancıyız, emr-i hak vaki olana kadar" sözleri için değerlendirme yaptı ve şunları ifade etti:

“Sayın Erdoğan’ın ‘Yolcu değil, hancıyız’ sözünü de ‘Bize ömür biçenler oldu’ sözünü de bize dair değil de parti içine yönelik söylediğini hepimiz biliyoruz. Yoksa bizim işimiz, gücümüz; Erdoğan’ı yenmek, iktidarı değiştirmek, vatandaşın yüzünü güldürmek. Buna motiveyiz, bunda şaşılacak bir şey yok. Tabii ‘Hak baki olana kadar…’ Biz hak baki olana kadar elbette ki Allah sağlık versin, Sayın Erdoğan’ın yaşamasına kimsenin itirazı yok. Ama hak baki olana kadar asgari ücretlinin sürünmesine, Erdoğan’a hak baki olana kadar emeklinin perişanlık çekmesine, gençlerin umutsuzluk çekmesine, suçsuz siyasetçilerin hapiste tutulmasına itirazımız var. Sayın Erdoğan Allah ne kadar ömür verdiyse o ömrü en iyi şekilde, en sağlıklı şekilde, sevdikleriyle birlikte geçirsin. Bizim derdimiz; vatandaşın yakasından düşsün. Burada ‘Yolcu değil hancıyız’ meselesinde illa bize söylüyorsa, ayıptır söylemesi biz hanı yapanız, hanı inşa edenleriz. O yüzden biraz önce üzerine hassasiyet ifade edilen Lozan’a da hassasiyet göstermemiz, anayasaya hassasiyet göstermemiz, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, Misak-ı Milli sınırlarına, üniter yapıya hassasiyet göstermemiz, hancı ya da yolcu olduğumuzdan değil; hanı inşa edenler olduğumuzdandır. Yol ve yolculuk meselesinde yolcu kendine çok önem atfederse bu kibre girer. Çünkü yol, yolcudan uludur her zaman. Yol, yolcudan uludur. Yolcu, o yolu kendisi için inşa edilmiş ve esas olanın yolcu olduğunu düşünmeye başlarsa, yolu yapanlara da açanlara da kendisine, arkasından geleceklere de kapar. Ön tarafa baktığında bu vefasızlıktır, Cumhuriyet’in kurucuları için, demokrasiyi getirenler için. Kendisini siyaseten var eden daha önceki siyaset büyüklerine vefasızlıktır. Arkadan gelenlere de itimatsızlıktır. Bir yolcu, yolu kendine tarif ediyorsa, o yolcuya yolun yolcudan ulu olduğunu hatırlatmak gerekir. Bunun yanında demokrasiyi tramvay diye görüp, ‘Bugün işimize geldi bindik, işimize gelmediğinde ineriz’ lafını 31 Mart istasyonunda indiğini ve artık demokrasi tramvayında olmadığını hepimize her gün ispat ediyor zaten. Orada da vatman falan değiliz, o tramvayın raylarını döşeyeniz."

'ÖMRÜ MİLLET BİÇER'

"O yüzden Cumhuriyet Halk Partisi, bu tip polemiklerle hedef alabileceği ya da bir kendisi için avantajlı bir alana çekebileceği, ‘Bize ömür biçenler oldu’ bilmem ne… Biz demokrasi fikrinin sahibi olduğumuz için, sandık fikrinin sahibi olduğumuz için normal insan ömrüyle siyasi ömrü birbirinden ayırırız. Siyasi ömrü biçen de milletin ta kendisidir. Ne rakibiniz, ne halefiniz, ne selefiniz size ömür biçemez. Milletin kendisi ömür biçebilir. Diğer konuda zaten her zaman söylediğim tutumumuzu tekrar etmeme gerek yok. Tarihsel bir tutarlılık içinde, Meclis’te tüm siyasi partilerin önemsendiği, Meclis’i ve milleti temsil eden en doğru yapıda bir komisyonun oluşturulduğu, bu komisyonun Türkiye’ye demokrasi getirecek bir komisyon olduğu, bu komisyonun bu hassas süreçte tüm hassasiyetleri dikkate aldığı, millete verilemeyecek hesabın, tutulamayacak sözlerin değil; hepimizin birden güvencelerinin dile getirildiği bir samimi çalışma olması gerekir. Böyle bir noktada Cumhuriyet Halk Partisi 10 yıllardır söylediği yerdedir. Al - ver pazarlıklarının olduğu yerde ya da ‘Hiçbir pazarlık yok’ deyip şimdi hepsinin ortaya döküldüğü yerde bir yandan da ‘Bir daha anayasa, bir daha anayasa’ diye tekrar ‘banayasa’ taleplerini dile getirilmesini de ihtiyatla, dikkatle, temkinle ve her zaman söylediğimiz gibi önce mevcut anayasaya uymak hatırlatmasıyla cevaplandırmak istiyorum.”

'İNFAZ SÜRECİ KÖTÜ YÖNETİLDİ'

Tartışmalı infaz düzenlemesini de değerlendiren Genel Başkan Özgür Özel, şöyle konuştu:

“Önceden ne konuştular, ne yaptılar, ne ettiler bilmiyorum. Ama AKP yine bu süreci kötü yönetti. Çünkü bir bayram arifesinde infaz düzenlemesi konuşursanız, özellikle bu düzenleme kapsamına girebilecek herkesin, bırakın kendisini, evlatlarını, anasını, babasını, ailesini umutlandırırsınız. Sonra bu beklentilerin karşılanmadığı yerde de bir toplumsal tepki, toplumsal rahatsızlık ortaya çıkar. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Eylül işareti nedir bilmiyorum. Ama şöyle bir şey konuşmak lazım. Geçmiş süreçlerde işte bütün Türkiye’ye bağıra çağıra, bizlere kızarak ‘Ya kardeşim, işte terör örgütü silah bırakacak kayıtsız şartsız. Bunun dışında hiçbir şeyi yok’ sözünün sahiplerinin bugün işte bu AK Parti ile DEM arasında ‘Ya beklentimiz karşılanmadı’ deyince araya MHP’nin girmesinden bir şeylerin konuşulduğunu, bir beklentinin yaratıldığını çok açık ve net bir şekilde görüyoruz. Biz infaz yasasına yapıcı yaklaştığımızı, Covid affının zaten mevcut durumuyla Anayasa’ya aykırı bir ayrımcılık içinde olduğunu falan arkadaşlarımız ifade ettiler. Ancak infaz yasasının son derece kötü, bir an önce getirilmiş ve iktidarın da iyi yönetmediği teknik ve toplumsal bir sürece işaret ettiği ortada. AK Parti’nin ülkeyi yönetme kapasitesinin kalmadığını, adeta parçalarından 23 yıllık tecrübeye tezat bir acemilik aktığını hep birlikte görüyoruz. Ben yıllarca Meclis’te yaptığım görevde hep şunu söyledim: ‘Af derken, infaz derken iki şeye dikkat edeceksiniz. Bir; içeride olanların ve ailelerinin duygu durumuna. İki; suçtan zarar görenlerin ailelerinin ve toplumun vicdanının gözetilerek dikkatli konuşulması gereken bir süreçtir.’ Maalesef aynı özensizlikle, 23 yıllık tecrübeye tezat bir acemilik, özensizlik ve beceriksizlikle muhatabız hep beraber.”

KURULTAY SORUSUNA YANIT

Özel, kurultay soruşturma hakkındaki soruya, “Çok teşekkür ederim, Sayın Genel Başkanın bu soruyu burada cevaplamak isteyeceğimizden çok memnun olmayacağını düşünüyorum ben. Çünkü bir başka siyasi partinin iç meselesi gibi konuları. Sadece şunu söyleyeyim. İlk günden beri aynı değerlendirmeyi yapıyorum. Soruşturma ve bu konuştuklarınız, bütünün tamamı sonuç odaklı, sonuç doğuracak bir mesele değil. Bu süreç odaklı bir mesele. Cumhuriyet Halk Partisi’ni tartışılır kılmak, bunu akşam televizyon programlarında, yoksulluk konuşulmasın, işsizlik konuşulmasın, dış politikadaki zafiyet konuşulmasın, Türki Cumhuriyetler’in Kuzey Kıbrıs’ı değil Güney Kıbrıs’ı tanıması konuşulmasın, Trump’ın Gazze’yi kumarhaneler merkezi yapmak bahanesiyle Avrupa’ya 100 yıl yetecek hidrokarbon yataklarına çökme planı konuşulmasın, Büyük Ortadoğu Projesi’nin 2.0 versiyonu Erdoğan’ın orada yeniden üstlendiği pozisyon konuşulmasın, Devlet Bey ile Erdoğan’ın geçmişte birbirlerine söylediği sözler ve onların Cumhuriyet Halk Partisi’ne DEM Parti üzerinden söylediği sözler dönüp hatırlanmasın diye, yeni bir gazetecilik ekolü ile bu meseleler konuşulsun isteyenlerin, sonuç odaklı değil süreç odaklı bir meselesidir bu. O yüzden ben diyeceğimi demiş olayım. Çok teşekkür ederiz” yanıtını verdi.

Kaynak: HABER MERKEZİ