Teksas’ın Westlake kentindeki Westlake Dermatology’de görev yapan, Amerikan Dermatoloji Akademisi üyesi dermatolog Heidi Prather, arbutinin hidrokinonun bir türevi olduğunu belirtiyor. Prather, bu içeriğin laboratuvar ortamında sentetik olarak üretilebildiğini ya da bazı bitkilerden elde edilebildiğini söylüyor.
CİLT TONUNU EŞİTLİYOR VE KOYU ALANLARI AÇIYOR
Kaliforniya, North Redondo Beach’teki The Derm Institute’ta görev yapan dermatolog Annie Chiu, arbutinin cilt üzerindeki etkisini şöyle anlatıyor:
“Arbutin cilt tonunu eşitliyor ve aydınlatıyor, koyulaşmış alanları açıyor ve yara izlerinin görünümüne yardımcı olabiliyor.”
Uzmanlar, arbutinin bu etkiyi cildin doğal pigmenti olan melaninle etkileşime girerek gösterdiğini ifade ediyor. Prather, cildin aşırı melanin üretmesi durumunda hiperpigmentasyon oluştuğunu, güneşe maruz kalma, hamilelik ya da bazı ilaçların bu süreci tetikleyebildiğini söylüyor. Arbutinin ise melanin yolunda etkili olarak melanin aktivitesini baskıladığını belirtiyor.
New York’taki Advanced Dermatology PC’de görev yapan dermatolog Suzanne Friedler, arbutinin melanin üretiminde önemli rol oynayan tirozinaz enziminin aktivitesini baskıladığını söylüyor.
ALFA-ARBUTİN DAHA GÜÇLÜ KABUL EDİLİYOR
Cilt bakım ürünlerinde alfa-arbutin, deoksiyarbutin ve beta-arbutin gibi farklı formlar bulunuyor. Uzmanlar, alfa-arbutin ve deoksiyarbutinin sentetik, beta-arbutinin ise bitkisel kaynaklı olduğunu aktarıyor.
Chiu, iki form arasındaki farkı şöyle açıklıyor:
“Her iki arbutin formu da melanin üretimini baskılıyor, ancak çalışmalar alfa-arbutinin daha stabil olduğunu ve beta-arbutine kıyasla 10 kattan fazla daha güçlü olduğu tahmin edildiğini gösteriyor.”
DİĞER CİLT AÇICILARLA KARŞILAŞTIRMA
Dermatologlar, hidrokinonun cilt açma konusunda uzun süredir “altın standart” olarak kabul edildiğini ancak tahriş, batma, kontakt dermatit ve ciltte renk değişikliği gibi yan etkilere yol açabildiğini söylüyor. Chiu, hidrokinonun Avrupa Birliği, Japonya, Avustralya ve bazı Afrika ülkelerinde kozmetik ürünlerde yasaklandığını hatırlatıyor.
Arbutinin cilt üzerinde yavaş yavaş hidrokinona parçalandığını belirten Chiu, bu durumun yan etki riskini azalttığını vurguluyor:
“Hidrokinon yavaş salınıyor ve cilt hiçbir zaman çok yüksek miktarlara maruz kalmıyor. Bu da arbutinin muhtemelen hidrokinonla aynı düzeyde toksisiteye sahip olmadığı anlamına geliyor.”
Chiu, kojik asidin arbutine benzer bir aydınlatıcı olduğunu, ancak arbutinin daha stabil kabul edildiğini söylüyor. C vitaminiyle birlikte kullanımın ise her iki içeriğin etkisini artırabildiğini ifade ediyor.
YAN ETKİLER VE KULLANIM ÖNERİLERİ
Uzmanlar, arbutinin hidrokinon gibi diğer aydınlatıcılara kıyasla daha nazik bir içerik olduğunu söylüyor. Chiu, “Özellikle hassas ciltli hastalar için faydalı” diyor. Buna karşın dermatit ve kontakt dermatitin olası yan etkiler arasında yer aldığını, kızarıklık, kaşıntı ve döküntü gibi belirtilerin izlenmesi gerektiğini belirtiyor.
Chiu, arbutinin yüz ürünlerinde yüzde 2’ye kadar, vücut losyonlarında ise yüzde 0,5 oranında güvenle kullanılabildiğini söylüyor. Prather ise arbutinin retinol ile birlikte kullanılmasının emilimi artırabildiğini ifade ediyor.
Güneşten korunmanın önemine dikkat çeken Prather, şu uyarıyı yapıyor:
“Her gün, melanin yolunun aşırı aktivitesine karşı cildinizi korumak için iyi bir mineral bazlı SPF 50 güneş kremi kullanın. Eğer güneş kremi kullanmıyorsanız, cilt aydınlatıcı ürünlere para harcamaya değmiyor.”
Uzmanlar, arbutinin etkilerini değerlendirmek için iki ila üç aylık düzenli kullanım gerektiğini ve kişiye özel bir rutin için dermatolog görüşünün önem taşıdığını söylüyor.







