İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen soruşturmada hazırlanan 3 bin 900 sayfalık iddianamenin açıklanması, hem siyasi hem de medya dünyasında yeni bir tartışmayı başlattı. Ekrem İmamoğlu hakkında 2 bin 352 yıl hapis talep edilen iddianamede gazeteci Ruşen Çakır’ın da şüpheliler arasında yer alması dikkat çekti. Çakır, suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini ve iddianamede yer alan delillerin gerçeği yansıtmadığını söyledi.
“TELEFONLARIMIZA EL KONULDU, YURT DIŞI YASAĞI KONULDU”
Çakır, ifadeye çağrılan gazetecilerden biri olduğunu ve polis tarafından emniyete götürüldüklerini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Gözaltı değil ifadeye çağrıldılar dediler ama polis bizi emniyete götürdü. Telefonlarımıza el konuldu, yurtdışı yasağı konuldu.”
Gazeteci, 40 yıllık meslek hayatında ilk kez böyle bir soruşturmaya dahil edildiğini vurguladı.
“TANIMADIĞIM BİRİNİ TANIMADIĞIMI NASIL KANITLAYAYIM?”
İddianamede, Çakır’ın Murat Ongun ve Emrah Bağdatlı’dan para aldığı iddia edilerek HTS kayıtlarına işaret edildi. Çakır bu iddiaları reddederek şunları söyledi: “Murat Ongun’u tanıyorum ama Emrah Bağdatlı’yı tanımıyorum. HTS örtüşmelerinin çoğu çalıştığım yerler; Sanayi Mahallesi, Maslak ve kombine biletim olan Galatasaray stadı. Tanımadığım birini tanımadığımı nasıl kanıtlayayım?”
Çakır, iddianamede geçen “inkara yönelik olduğu anlaşılmıştır” ifadesinin gerçeklikle bağdaşmadığını dile getirdi.
“KANIT DEDİKLERİ YAYINLAR TUTUKLAMADAN SONRAKİ TARİHLERDE”
İddianamede yer alan “örgütü kamuoyuna güzelleme ve eylemlerini meşru gösterme” suçlamasına da karşı çıkan Çakır, iddiaların dayandırıldığı yayınların tarihlerine dikkat çekti. Çakır, “PR yapmışım diyorlar ama kanıt olarak gösterilen iki yayın, Ekrem İmamoğlu tutuklandıktan bir-iki ay sonraki yayınlar. Para aldığı iddia edilen tarihler ise tutuklama öncesi. Tarihler bile örtüşmüyor.” dedi.
“12 EYLÜL MAHKEMELERİ DAHA HUKUKLUYDU”
1981’de Devrimci Sol davasında yargılandığını hatırlatan Çakır, o dönemin adli sürecini bugünkü iddianameyle kıyaslayarak şaşırtıcı bir değerlendirme yaptı: “Orada işkence altında alınmış ifadeler vardı ama en azından benimle ilgili kısımlar daha gerçekçiydi. Sivil yargıçlar hukuka bağlıydı. Bugün baktığımda hukuk görmüyorum, adalet görmüyorum.”
“İLK İZLENİMİM: BOŞ BİR İDDİANAME”
Gazeteci, iddianameye ilişkin ilk değerlendirmesini net bir cümleyle özetledi: “Benim açımdan bu iddianame boş. İktidar yanlısı gazeteciler bunun ne kadar dolu olduğunu anlatmaya çalışacaktır. Umuyorum ki mahkeme TRT tarafından canlı yayınlanır.” İddianame kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.





