Yazın kavurucu temposundan sıyrılıp yeni başlangıçlara adım attığımız Eylül ayı, sadece romantiklerin değil, televizyon izleyicisinin de heyecanını katbekat artıran bir dönem.

Yeni diziler, yeni sezonlar, beklenen yapımlar... Ama benim için bu sezonun en büyük müjdesi, "Prens"in devam haberiydi!

Türk televizyon tarihi, özellikle dönem dizileri konusunda epey zengin. Ancak "Prens" gibi özgün bir yapıma daha önce pek rastlamadık. Hayali Bongomya Krallığı’nda geçen bu dizi, tarihi komedi türüne yepyeni bir soluk getirirken, aynı zamanda tamamı sanal prodüksiyonla çekilen ilk dizi olma özelliğini de taşıyor. Böylesine yenilikçi bir projenin arkasında Giray Altınok gibi hem oyunculuğuyla hem de mizah anlayışıyla kendini kanıtlamış bir ismin olması, diziyi daha da özel kılıyor.

Başlangıçta bir sosyal medya fenomeni olarak hayatımıza giren "Prens" karakteri, kısa skeçlerden büyük prodüksiyonlu bir diziye evrildiğinde, açıkçası bunun ne kadar başarılı olabileceği konusunda şüphelerim vardı. Instagram videolarını takip eden biri olarak bu prpjden umutsuzdum da. Ancak ilk sezonu izlediğimde gördüm ki karakterin özü bozulmadan, hatta üzerine katlanarak ilerleyen bir iş ortaya çıkmış.

Giray Altınok’un hayat verdiği ‘Prens’ dizinin başrolü olurken, ona eşlik eden oyuncular da oldukça etkileyici. “Prens”, yalnızca bir komedi dizisi olmanın ötesinde, başarılı bir hiciv örneği olarak da görülebilir. Mizahın gücünü sadece esprilere değil, karakterler ve diyaloglar aracılığıyla kurulan ince taşlamalara da dayandırıyor. Bu da onu sıradan bir eğlencelik olmaktan çıkarıp, izleyiciyi içine çeken bir yapıma dönüştürüyor.