“Tatlı Perşembe” Steinbeck’in üçlemesinin son kitabı…
“Berbat Çarşamba” ile “Bekleme Günü Cuma” arasındaki gün olan “Tatlı Perşembe” de; yine “Sardalye Sokağı”nda yaşayan balıkçılar, serseriler, göçmenler, kendilerini bile dolandıran dolandırıcılar, sıra dışı –cidden- polisiyle gerçek hayatın, her şeyleriyle birbirlerinden farklı -konumları başta- bu insanların arzuları, duyarlılıkları, sevgileri ve dayanışma ruhuyla var olma çabalarına tanıklık ediyoruz.
Steinbcek’in gerçek yaşamında, ölümüne kadar -1948- dostluk ettiği filozof, deniz biyoloğu Ed Ricketts’ten esinlenerek yarattığı Doc karakteri ile beş parasız bir halde şehirden şehire sürüklenirken hayata tek başına tutunmaya çalışan ve “Bir insan kapana kısılmışsa ve seçme şansı yoksa, kapanın içini dekore etmeye girişir” diyen Suzy’nin aşkı başrolde bu kez…
Bana göre serinin en iyi kitabı “Tatlı Perşembe.” Sardalye Sokağı’nda olduğu gibi bu kitapta da bir Mac karakteri var ki; öylesine naif, öylesine kurnaz, öylesine kaybeden, öylesine bilge, öylesine dost ve öylesine gerçek ki! Eminim siz de okuyunca yaşamınızdaki Mac’i arayıp, bir çırpıda bulacaksınız ve gidip ona sarılmak isteyeceksiniz… :)))
Benim Mac’im de, ataları Doğu Roma İmparatorluğu döneminde 100 yılı aşkın süre Kars havalisinde sancak beyliği yapmış, şimdilerde Silivri’de aldığı muhteşem malikanesinde atalarının görkemli hatıralarıyla yaşayan, 4 çekeriyle çat kapı gelip, ”beynimi bitiren” Atakanus Maximilianus… :)))
Kitabın son sayfasını okuduktan sonra, Çengelköy’den Silivri’ye gidip ona sarılmak istedim ama külüstürümün bakımda olduğunu hatırlayınca gece gece bu zahmetten kurtuldum… :)))