Öncelikle Mourinho’yu Porto yıllarından beri yakından takip eden bir sporsever olarak Fenerbahçe tarafı ile ilgili öngörülerimi paylaşmak istiyorum. Çünkü kamuoyu bu konuda çeşitli görüşlere sahip. Tabi ki benim de neredeyse tüm kariyerini yakından takip ettiği bir teknik direktörün Fenerbahçe’nin başına geçmesi de beni böyle bir yazı yazmaya itti.

Yolu bir kez hem Porto hem de Real Madrid başında Türkiye’ye düşen Portekizli çalıştırıcının teknik direktörlüğünü iki döneme ayırmak lazım. Mourinho’nun kırılma noktası İnter ile yaşadığı Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu. Daha önce de Porto’yla hem UEFA Kupası kazanan hem de Şampiyonlar Ligini kazanan çılgın Portekizli İnter’i de 54 yıl sonra Şampiyonlar Ligi şampiyonu yaparak bir anda dünyanın bir numarası haline geldi. Dolayısıyla bu başarısı Real Madrid’in de dikkatini çekti. İşte Mourinho’nun düşüşü de Real Madrid yıllarıyla başladı. Burada 3 sezon çalıştıran Mourinho Şampiyonlar Liginde yarı finalden ötesini göremedi. Bunun başlıca sebeplerinden biri de yanlış transfer politikaları oldu. Takımın başına geldiğinde fizik kalitesi yüksek, iki yönlü oyuncular yerine Türk futbolseverlerin de yakından tanıdığı Hamit Altıntop, Nuri Şahin ve Mesut Özil’in yanısıra Milan’dan da Kaka’yı Real Madrid’in kadrosuna kattı. Bu dönemde İspanya’da Barcelona hakimiyet kurduğundan dolayı Real Madrid üç yılda bir şampiyonluk kazanmasına rağmen Şampiyonlar Liginde bekleneni vermekten uzak kaldı. Mourinho o dönemdeki Barcelona egemenliğini kırmak için ortasahası yetersiz olduğu için Barcelona derbilerinde Messi’yi durdurmak için stoper olan Pepe’yi önlibero olarak kullanmaya çalıştı. Bunda nispeten başarılı olsa da Mourinho 3 yıl boyunca ortasahayı hep zayıf bırakarak Real Madrid taraftarlarının Şampiyonlar Ligi beklentisine yanıt veremedi. Bu da Portekizli’nin sonu oldu. Nitekim Mourinho ayrıldıktan sonra Real Madrid Zinedine Zidane döneminde kiralık olarak Porto’da oynayan ortasaha oyuncusu Casemiro’yu devre arasında kadrosuna dahil ederek Şampiyonlar Liginin ateşini yaktı. Real Madrid sonrasında da Toni Kros’la daha da güçlenen ortasahaya son yıllarda da Camavinga, Alaba, Tchouameni, Valverde, Bellingham gibi dünyanın en iyi ortasahaları getirerek ambargo koydu 6 şampiyonlukla. 
Nitekim Mourinho’nun  kariyeri sonraki duraklarında M.Ünited ile kazandığı UEFA Kupası ve Roma ile yaşadığı Konferans Kupası’na rağmen hiçbir zaman eskisi gibi olmadı. Hatta geçtiğimiz sezon Roma ile UEFA Kupası finalinde oynattığı futbolla bende büyük bir hayal kırıklığı yarattı da diyebilirim. Penaltılara giden maçta Mourinho’nun oynattığı çağdışı futbola karşın penaltılara gitmesine rağmen Sevilla’nın mükemmele yakın oyununu izledik. F    finalde Sevilla bize ayrı bir seviye izletti. Mourinholu Roma ise 120 dakika boyunca ne organize olabildi, ne topa sahip olabildi ne de oyuna hükmedebildi 120 dakika boyunca. Tamamını izlediğim maçta şampiyonluk bağıra bağıra penaltılarla da olsa Sevilla’nın oldu. 
Daha önce Şampiyonlar Ligi kazandığı Porto ve İnter’le müthiş savunma performanslarıyla kupaya uzanan Mourinho’nun son yıllarda artık bu özelliğini de yitirdiğini, kurduğu kadrolar da Chelsea ve İnter dönemlerindeki ortasahadaki sağlam oyuncu profilleri yerine daha yumuşak, oyunun sadece hücum yönünü düşünen, takım savunmasını tam anlamıyla yapamayan oyuncu profillerine evrildiğini görüyoruz.  Bu sezon ligde Mourinho ile saç baş yolduran Roma’nın Mourinho’nun ayrılmasının ardından yeni hocası Daniele De Rossi ile üstüste 12-13 haftalık bir yenilmezlik serisi yakalaması da kesinlikle bir tesadüf değil. İnter yıllarından sonra kariyerinde geriye giden Mourinho’nun geçtiğimiz sezon Roma’ya yaptığı en büyük iyilik ise Arjantin’le Dünya Kupası kazanan Parades’i İtalyan takımına transfer etmesi diyebiliriz. Mourinho’nun Chelsea’nın başındayken şu anda dünyanın en iyi ortasahalarından biri olan ve şu anda Manchester City’i Rodri ile birlikte inanılmaz bir seviyeye taşıyan Kevin De Brune’yi de Chelsea’dan kovduğunu unutmamakta fayda var. Mourinho son yıllarda gittiği takımların kadro kalitesini aşağı çekerken eski Mourinho’ya da rahmet okutmaya başladı. Roma’ya geçtiğimiz sezonki UEFA finalinde Sevilla’ya karşı oynattığı düşük profilli oyun da bana daha o gün nereden nereye dedirtmişti bile. 
Mourinho’nun bu sezon Fenerbahçe’de ne yapıp yapamayacağını ortasahaya yapacağı transferlere bakarak karar vereceğim. Bu yazdığım yazı sadece tespit yazısıdır. Mourinho eğer İnter’den önceki ayarlarına döner, örneğin Real Betis’te oynayan Ricardo Carvalho, Roma’ya götürdüğü Parades gibi en az iki tane iki yönlü ortasaha getirirse o zaman yeniden İnter öncesindeki Mourinho’nun doğuşuna tanıklık edebiliriz. Eğer Real Madrid’den sonraki Mourinho’yu izlemeye devam edersek de Fenerbahçe İsmail Kartal’ı da mumla arar diyebilirim.