Siyasette bazen bir kare, yüzlerce cümleden daha çok şey anlatır. 1 Ekim’de çekilen fotoğraf tam da böyle bir kareydi. Kimine göre “milli birlik”, kimine göre “teslimiyet”.
Esenyurt…Bir ilçe değil. Bir şehir değil. Türkiye’nin en kalabalık ilçesi.
Hepimizin çevresinde vardır öyle insanlar…Ne söylersen söyle, hep eksik bulan. Ne yaparsan yap, hep beğenmeyen. Hayat onlara hep borçluymuş gibi yaşayan.
New York’ta dün, sadece bir konuşma yapılmadı. Bir vicdan yükseldi. Recep Tayyip Erdoğan, BM kürsüsünden dünyaya seslendi:
Siyaset, ne yazık ki her dönemde çıkar ilişkilerinin en çok döndüğü alan oldu. Kimi zaman ideoloji nutukları atanlar, kimi zaman ülkeyi kurtarmak için en keskin sözleri söyleyenler…
Kızılcık Şerbeti…Show TV’nin fenomen dizisi. Yeni sezonun ilk bölümü yayınlandı. Doğa ile Firaz’ın sahnesi sosyal medyayı yıktı geçti.
Eskiden…Hemşehri dernekleri bir köy odasının şehirdeki uzantısıydı. Gurbetteki işçiye kapı açan, yeni gelen öğrenciyi barındıran, düğünde, cenazede, hastalıkta koşan yerlerdi.
Son günlerde CHP içinde yaşananlara bakınca, insan üzülmeden edemiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin enerjisini, halkın sorunlarını çözmeye değil, kendi iç kavgalarına harcadığını görmek acı veriyor.
Siyasetçiler koltuk derdinde. Millet pazarda boş torbaları doldurmanın derdinde.
Çok sevdiğim bir Eskimo atasözü der ki: “Rüzgârsız havada dönen fırıldağın mutlaka bir üfleyeni vardır.”
Ağustos bitiyor. Yaz bitiyor… Güneşin teni ısıttığı, rüzgârın saçlara dokunduğu günler geride kalıyor.
Birkaç haftadır İstanbul dışındaydım. Döner dönmez Pazar günümü Esenyurt’ta geçirdim.
Bu bağlantı sizi https://www.sokgazetesi.com.tr dışındaki bir siteye yönlendiriyor.