Herkesin annesi özeldir, mükemmeldir, candır. Ama benim annem en mükemmelidir. Kendine has özellikleri var. Aramızda ki adı Komutan.
Annemle bir yere gitmek müthiş zevklidir. Kendine has inci gibi sözleri, tavırları vardır.
Otur otur, kalk kalk. Hatta aynı yerde kalıyorsak çalan kalk borusu ile uyanır çalan yat borusu ile uyursun.
Tatildeyiz, adı üstünde tatil.
Kadın, erkenden kalkar havuz kenarına gider herkese şezlong ayarlar sonra tek tek bizi arar.
-“Anne ya biraz daha uyuyalım”
-“ Hayır, hemen geliyorsunuz size yer tuttum. Millet ile kavga ettirmeyin beni”
( Bu arada saat sabahın beş buçuğu. Kim kalkar o saatte acaba? )
Kendisinin sabah mı gece yarısı mı uyandığı belli değil. Rivayete göre gece sabaha karşı üç, dört gibi…
Kahvaltı vakti
Kahvaltı masasındayız. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte hep beraber annemizden sabah selamızı alıyoruz. Buyurun cenaze namazına )))
Gelsin havuz sefası
Annemin elinde güneş yağı. Her tarafını bir güzel yağlar. Güneş zararlı korunmak gerekir. Akşama kadar bir sağını bir solunu tavada et pişirir gibi kendini yakar. Bir de edalar, nazlar. Sanırsınız “Banu Alkan.” Bir parmak ucunda yürümediği kalır. Herkes annemi yabancı sanıyor. Annem’e İngilizce sorular bize Türkçe.
Annemden garsonlarda kendi payına düşen nasibini alıyor.
“Türk’üm ben, Türk”,
“Şikâyet edeceğim sizi, benim nerem ecnebiye benziyor”
Bu arada pasta, kek, börek saati gelir.
-“Ben bir şeyler alacağım size de getireyim mi?” diye sorar.
Benden cevap
“Anne, dondurmalı puding istiyorum”
Ters, ters bakar.
“Ama anne sen sordun, niye kızıyorsun ki”
Annem hepimizin siparişini alır ve getirir.
Pudingim gelir. Ben de gözler fal taşı. Güleceğiz ama korkuyoruz. Kardeşler olarak göz göze geldik, daha fazla tutamadık kendimizi. Salıverdik şen kahkahalarımızı.
Anneden gelen müthiş cevap
- “Eee dondurmayı bulamadım, ne olmuş yani”
- “Gülmeyin bak, çarparım ağzınıza”
Sen çok yaşa annem…
İnanmayanlar için fotoyu da ekliyorum yazıma. Kahkaha atmak serbest nasıl olsa annem yanınızda değil.
Sevgiyle kalın…