İsrail’in Gazze’de sıkışıp kalmış 2 milyon Filistinliyi yok etme girişimi, aradan neredeyse bir ay geçti, ne yazık ki durdurulamadı, bütün acımasızlığıyla devam ediyor.

İsrail’i yöneten Siyonist hükûmet gemi azıya almış vaziyette. Bu da yetmiyor, Batı Şeria’daki Filistinlilere de yoğun bir baskı ve zulüm uygulanıyor. Geçtiğimiz günlerde İsrail Başbakanı Netanyahu’dan “Gazze’nin içine ilerliyoruz, kimse bizi durduramaz” açıklaması geldi. Ben bu sözlerden şunu anlıyorum. Diyorlar ki ABD ve Batı bizim arkamızda, dünya kamuoyunun ne dediği bizi zerre kadar ilgilendirmez, biz doğru bildiğimiz yolda sonuna kadar yürüyeceğiz.

İsrailli yöneticilerin bu hukuk tanımaz tutumlarına kim son verecek, devletlerinin devletlikten çıkıp bir terör örgütü, silahlı güçlerinin insan kasabı hâline dönüşmesinin önüne kim geçecek? Maalesef bu soruya şu anda net bir cevap veremiyoruz.

İSRAİL’E DESTEK YARIŞI

ABD’nin ve Avrupa devletlerinin hükûmet başkanlarının bizzat İsrail’e giderek verdikleri destek devam ediyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın ardından İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz Tel Aviv’e gitmiş ve İsrail’in arkasında olduklarını beyan etmişlerdi. Son olarak Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron da kampanyaya katıldı ve ülkesinin İsrail ile “tam dayanışmasını” göstermek üzere 24 Ekim’de Tel Aviv’i ziyaret etti.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra 1 Kasım’da düzenlediği basın toplantısında, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’de düzenlediği saldırılarda öldürülenlerin sayısının 3 bin 648’si çocuk, 2 bin 290’ı kadın olmak üzere 8 bin 796’ya, yaralananların sayısının ise 22 bin 219’a yükseldiğini söyledi.

Şimdi insan kendi kendine soruyor, Tel-Aviv’e gidip İsrailli yetkililerle sarmaş dolaş olarak onlara kayıtsız ve şartsız tam destek veren Avrupalı yöneticilerin vicdanları acaba nasır mı bağlamış? İsrail için gözyaşı döktükleri yerden sadece 70 kilometrede ötedeki Gazze’de binlerce kadın ve çocuğun öldürülmesini nasıl oluyor da görmezden gelebiliyorlar? Ben bunu Müslüman düşmanlığı ile de açıklayamıyorum. Daha önce de yazdığım gibi ister Yahudi ister Hristiyan isterse de Müslüman olsun hiçbir semavî dinin samimî bir mensubu buna razı olamaz. Mesela bizzat kendimi yokluyorum, hangi dinden olursa olsun suçsuz yere hiçbir insanın öldürülmesine razı olmadığımı görüyorum. Zaten dinimiz İslamiyet de bize bunu emretmektedir.

PROTESTO BİLE YASAK

Avrupalı yöneticilerin gözü öyle kararmış ki ülkelerinde İsrail aleyhinde gösterilere bile tahammül edemiyorlar. Geçenlerde İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman, Londra’da on binlerce kişinin katıldığı yürüyüşleri, hiç utanmadan ve sıkılmadan “nefret yürüyüşleri” olarak tanımladı. Öyle anlaşılıyor ki bunlardaki Müslüman düşmanlığı ve Siyonist seviciliği ancak Gazze’deki son Filistinli de öldürüldüğünde son bulacak diyemiyorum, belki biraz hafifleyecek.

İngiltere Bilim, Teknoloji ve İnovasyon Bakanı Michelle Donelan’ın Parlamento Özel Sekreteri Paul Bristow, “kolektif sorumluluk ilkeleriyle tutarlı olmayan yorumlar” yaptığı gerekçesiyle Başbakan Sunak tarafında görevinden alındı. Aynı zamanda iktidardaki Muhafazakar Parti milletvekili olan Bristow’un suçu ise sadece Sunak’a, Filistin’de kalıcı bir ateşkesin hayat kurtaracağını ve insanî yardımın en çok ihtiyacı olanlara ulaşmasını sağlayacağını belirten bir mektup yazması. Sözüm ona insan hakları havarilerinin, konu Müslümanı ezmek, Yahudiyi desteklemek olunca nasıl mankurtlaştığını görüyor musunuz?

ÖLÜ TOPRAĞI

Sosyal medyada yayılan bir resim çokça paylaşıldı. Ben de “Birkaç istisna dışında durum bu...” açıklamasıyla paylaştım. Karikatürist ortaya Filistin’i temsilen Kudüs’teki Mescid-i Aksâ yakınındaki altın kubbeli Kubbetü’s-Sahrâ’yı koymuş. Arkasındaki topraklar ise bombalamalarla toz duman. Bütün bu manzarayı, bir tiyatro oyununu izlercesine kendilerine has kıyafetleriyle rahat koltuklarında yayılarak oturan binlerce Arap seyrediyor.

Gerçekten de İsrail’in komşusu Mısır, Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan, Filistinlilerin hem ırkdaşı hem de büyük ölçüde dindaşı. Bugüne kadar Filistin konusunda sadra şifa bir eylem gerçekleştirdikleri görülmedi. Öte yanda Körfez ülkeleri, Kuzey Afrika ülkeleri, Pakistan, Malezya ve Endonezya’dan çıt yok. Hele bölgede çok aktif olduğu söylenen İran sus pus, ölü taklidi yapıyor. Ateşkes konusunda en etkili görüşmeleri yine Türkiye yapıyor. Garantörlük konusunu işliyor, bölgeye Birleşmiş Milletler gücü sevk edildiği taktirde asker gönderebileceğimizi beyan ediyor.

Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken 5 Kasım Pazar günü Ankara’da olacak ve mevkidaşı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşecek. İsrail’in Gazze’de sivil katliamına başladığı günlerde Netanyahu ile görüşen Blinken, “Bir Yahudi olarak buradayım” ifadesini kullanarak ABD’nin desteğini dile getirmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “İnsan sıfatıyla yaklaşacaksın” demişti. Bakalım görüşmelerden nasıl bir sonuç çıkacak.