GÜNLERDEN bir gün annem kendini iyi hissetmediğini söyleyerek doktora gitmeyi istedi.

Tabi ki hemen diyerek hastaneden kalp doktorlarından randevu aldık. Randevu günü geldi ve biz doktorun karşısındayız. Gereken tahliller yapıldı. Her şey temiz çıktı. Kalp ritmine bakılması için bir başka güne de randevu verdi doktor. Ee ne var bunda diyebilirsiniz. Asıl macera burada başlıyor. Sabah erken saatte yola koyulduk. Annemin elinde bir çanta. Bizden de saklamaya çalışıyor.

- Anne ne var çantada?

- Yok, bir şey.

- Anne ya ne var? Niye saklıyorsun?

Anneden cevap

- Spor ayakkabılarım var.

- Anne ya ne alaka spor ayakkabısı?

- Yürüyüş bandına çıkacağım ya!

Ayakkabımı o yüzden aldım.

- Saçmalama anne. Ayakkabı ile

olur mu o iş.

- Yürüyüş yaptıracaklar ya.

Sabah da zaten yürüyüşümü yapamadım. Aradan o da çıkar. Bu arada annem sabahın dört buçuğunda Avcılar sahiline iner ve sabah yürüyüşünü yıllardır aksatmadan yapar. Kendileri biraz sporcu olur da.

- Anne ya lütfen olmaz öyle şey.

Ayakkabıyı giydirmezler.

- Anne ya falan deyip durma çarparım
ağzının üstüne.

- Çarpar vallahi. Hatta böler.

Sonra da çıkartır. Çıkan sonuca katlanırsınız. Hastaneye girilir. Annem içeri alınır.

Görevli doktor sormuş.

-Ayakkabılar ne?

- Yürüyüş yaptıracaksınız ya?

Bize giydim dedi ama işin gerçeği giydirdiler mi orası malum :)))

Bizim ki çıkmış yürüyüşünü yapmış. Sonra gelip makineyi durdurmuşlar. Bizimkinden doktora neden durduruyorsunuz sitemi. Doktor da süresi bu kadar. Fazlası zarar demiş.

Anneden gelen cevap

-. Benim yürüdüğüm süreye gelmedik ki. Sabah yürüyüşümü yapamadım sizin yüzünüzden. İzin verinde onu tamamlayayım.

Allah’a bin şükür bütün tahliller, efor mükemmel çıktı.

Ama, tabi ki spor önemli.

Ah be annem, sen sağ ol başımızda ol. Bu bize yeter.