7 Ekim 2023 günü başlayan son İsrail-HAMAS çatışmasında ateşkes ihtimali gün geçtikçe azalıyor.
Gazze ve Ramallah’ta ölü sayısının 6 bini, çoğu çocuk ve kadın olan yaralı sayısının 17 bini aştığı haberleri geliyor. İsrail devleti tam bir terör örgütü gibi davranmaya devam ediyor. ABD’nin ve Avrupa devletlerinin şartsız olarak tam desteğini alan İsrail’in, Filistin halkına uyguladığı topyekûn cezalandırma ve soykırımın sonu gelmiyor.
Etrafı tamamen kuşatılmış 360 kilometrekarelik dar bir alanda hayat mücadelesi veren 2 milyondan fazla insanın tepesine, şu ana kadar 12 bin tondan fazla bomba yağdırıldı. Bu, ABD’nin 6 Ağustos 1945 sabahı Japon İmparatorluğu’nun 350 bin nüfuslu Hiroşima şehrine atılan ve bir anda 140 bin kişiyi öldüren atom bombasının gücüne yakın bir değer. Zaten Gazze’den gelen yıkım görüntülerinin, Hiroşima’nın atom bombası atıldıktan sonraki hâlinden farkı yok.
AKAN KAN MÜSLÜMAN KANI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde 26 Ekim 2023 günü gerçekleştirilen 8. Aile Şûrası’nda yaptığı konuşmada “Gazze’den yansıyan haberler ve fotoğraflara bakıp da tepkisiz kalmak mümkün mü? Ne kadar sarsıcı olursa olsun hiçbir eylem böyle bir vahşeti meşru kılmaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’ye yönelik saldırıların, kendini savunma sınırını çoktan aşmış açık bir zulme, mezalime, katliama ve barbarlığa dönüştüğünü ifade ederek lafa gelince insan hak ve hürriyetleri konusunda ahkâm kesenlerin, Gazzeli mazlumların hayat hakkını tam 19 gündür yok saydıklarını söyledi.
Akan kan Müslüman kanı olunca Batı’nın kılını kıpırdatmadığının en can yakıcı örneklerinden olan 1995’te, hem de Avrupa’nın göbeğinde Bosnalı Müslümanlara uygulanan katliamı da düşünecek olursak Erdoğan’ın şu beyanlarına katılmamak mümkün mü?
“Ne oldu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi? Siz bu beyannameye hiç bakmıyor musunuz? Yok, işlerine gelirse bakarlar. İşlerine gelmediği için bakmazlar, niye? Akan kan Müslüman kanı da onun için. Yardım gemisi göndermek yerine uçak gemisi, savaş gemisi göndererek hangi lobilere hizmet ettiklerini açıkça ortaya koyuyorlar. Sizi daha iyi tanıdık, daha da iyi tanıyacağız. Bunun adı ikiyüzlülüktür, riyakarlıktır, ateşe benzin dökmektir. Buradan soruyorum, Avrupa Birliği Komisyonunun ateşkes çağrısı yapabilmesi için sayıyı versinler, daha kaç çocuk ölmelidir? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin harekete geçmesi için daha kaç ton bombanın Gazze’ye düşmesi gerekir? Batılı kuruluşların katliama ‘dur’ demeleri için daha ne kadar kadın, sivil, yaşlı hayatını kaybetmelidir? Uluslararası basın organlarının gerçekleri yazması, söylemesi, anlatması için daha kaç tane meslektaşları bombaların hedefi olmalıdır? Bölgemizi yangın yerine çeviren bu krizi sona erdirmek için daha ne kadar beklenmelidir?”
İSRAİL’E BORCU OLANLAR
Ayakta duracak hâli olmayan 81 yaşındaki ABD Başkanı Joe Biden Tel Aviv’e koşuyor ve “İsrail’e tek bir mesajla geldim, yalnız değilsiniz. Siz halkınızı savunmaya çalışırken biz de İsrail’i desteklemeye devam edeceğiz” diyerek İsrail’in Filistinli kıyımına onay veriyor.
Biden, 75 yıl önce, kuruluşundan 11 dakika sonra ABD Başkanı Harry Truman’ın İsrail’i ilk tanıyan devlet olduğunu aktararak “Onların yanında olduğumuzu o zaman göstermiştik, şimdi de bunu göstereceğiz” ifadesini kullanıyor.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Kudüs’te yaptığı görüşmede ülkesinin İsrail’le dayanışma içinde olduğunu söylüyor.
İsrail’e resmî bir ziyaret gerçekleştiren Almanya Başbakanı Olaf Scholz, HAMAS ile savaşta İsrail’in yanında olduklarını açıklıyor ve Netanyahu ile Tel Aviv’de buluşmasının ardından “İsrail’in ve vatandaşlarının güvenliği Almanya’nın devlet politikasıdır” diyor.
Bütün bu örnekler Erdoğan’ın 25 Ekim 2023 günü, partisinin TBMM grup toplantısında İsrail için sarf ettiği “Batı’nın sana borcu çok ama Türkiye’nin sana borcu yok” ifadesinin doğruluğunu ispat ediyor. Bu nasıl bir borç ise dünyanın önde gelen devletlerinin yöneticilerini, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlara dönüştürüyor. Ben ise ulvî değerlerden uzaklaşarak insanlığın ölümüne ortak olanların, sadece bazı devletlerin İsrail’e olan borçları yüzünden iradesi kendi elinde olmayan yöneticileriyle sınırlı kaldığına ve dünya halklarının kahir ekseriyetinin aynı düşüncede olmadığına inanmak istiyorum.