Beşiktaş’ın Shaktar Donetsk karşısında aldığı iki mağlubiyet, kulübün içinde bulunduğu krizi bir kez daha gözler önüne serdi.

Kadro kalitesinin yetersizliği, orta sahanın yokluğu, kanatların etkisizliği ve savunmanın dağınıklığı, bu takımın kamp döneminde ne çalıştığı sorusunu akıllara getiriyor.

Ole Gunnar Solskjaer ve teknik ekibin bu oyuncu grubuna ne öğrettiği belli değil. Hazırlık maçlarında "Ağır antrenman yapıyorlardır" diyerek geçiştirdiğimiz temposuz ve plansız oyun, resmi maçlarda da aynı şekilde devam ediyor. Shaktar karşısında ne savunma yapılabildi, ne de topa sahip olunabildi. Basit pas hataları, organize olamayan hücumlar ve rakibin istediği gibi hüküm sürmesine izin veren bir dirençsizlik...

Geçen sezondan bu yana değişen pek bir şey yok. Arthur Masuaku ve Gedson Fernandes gibi kritik isimlerin yerini dolduracak transferler yapılamadı. Sahada, bu oyuncuların kalitesine yaklaşamayan futbolcular mücadele ediyor. Peki ya yüksek meblağlarla alınan yeni transferler? Kulübede oturuyorlar. Acaba sezon boyunca da şans verilmeyecekler mi? Yoksa bu transferler, sadece taraftarı oyalamak için mi yapıldı?

Beşiktaş’ın en büyük sorunu, bir futbol felsefesinin olmayışı. Topa sahip olmak önemsenmiyor, rakibe baskı yapılmıyor, savunma hattı sürekli açılıyor. Oyuncuların sahada birbirine bağlılığı yok. Sanki kimse bu durumdan rahatsız değilmiş gibi bir hava var.

Eğer acilen bir uyanış yaşanmazsa, bu sezon da büyük hayal kırıklıkları kaçınılmaz olacak. Taraftarın sabrı tükeniyor. Kulüp yönetimi, teknik ekip ve oyuncular, bu gidişatı durdurmak için derhal harekete geçmeli. Yoksa Beşiktaş, kendi karanlığına gömülmeye devam edecek.