Beşiktaş, son dönemde adeta bir kaos sarmalının içine çekilmiş durumda. Taraftarın gözünde, kulübün içinde bulunduğu durum, sadece sportif başarısızlıklarla açıklanamayacak kadar karmaşık.
Sergen Yalçın'ın geleceği, Rafa Silva gibi isimlerle ilgili çıkan transfer söylentileri... Her biri, adeta toplumu kutuplaştırmak ve belirli bir algıyı beslemek için kullanılan birer propaganda malzemesine dönüşüyor. Bu haberlerin ardından filizlenen tepkiler, istenen kaos ortamının zeminini hazırlıyor. Yıllardır süregelen bu döngü, kulübü kronik bir istikrarsızlığa mahkum ediyor.
Peki, bu kaosun gerçek kaynağı ne? Sorunun kökleri, sahaya değil, yönetim kademesine ve kulübün içindeki ilişki ağına uzanıyor. Beşiktaş, maalesef bir aile, bir bütün olmaktan çıkmış; "amigolar" veya "guruplar" halinde hareket edenler arenasına dönüşmüş durumda. Bu grupların tek derdi, kulübün çıkarları değil; "kendi adamlarını" başa getirmek ve kişisel menfaatlerini korumak. Bu uğurda, diğer tarafı her fırsatta kötülemekten, kuyusunu kazmaktan ve hatta toplantılarda yaşanan gerginliklerden çekinmiyorlar. Bu, bir yönetişim krizi ve bir aidiyet bunalımıdır.
Diğer büyük kulüpler, en azından dışarıya karşı birlik ve beraberlik mesajı verirken, Beşiktaş'ta farklı grupların birbirine düşman kesilmesi, kulübü amatör bir yapılanma seviyesine düşürüyor. Taraftar, "tek gaye Beşiktaş" idealinin yerini, "kimin adamı başa geçsin" hesaplarının aldığını üzülerek izliyor. Futboldaki başarısızlık, bu zehirli ağacın sadece bir meyvesi. Asıl sorun, en tepedeki bu düzen ve zihniyettedir. Bu düzen değişmedikçe, teknik direktörler gelip geçecek, yıldız oyuncular alsak bile kalıcı bir başarı yakalamamız imkansız görünüyor.
Beşiktaş'ın önündeki en zorlu sınav, sahada değil, yönetim kürsüsündedir. Bir takımı düzeltmek, doğru hamlelerle mümkün olabilir. Ancak asıl sorun olan bu kısır döngüyü, menfaat çatışmalarını ve derinleşen ayrışmayı düzeltmek çok daha zorlu bir mesaidir. Taraftar, bu kaostan bıkmış durumda. Çözüm, renk, grup veya kişi ayrımı yapmadan, sadece ve sadece Beşiktaş'ın çıkarlarını ön planda tutacak bir anlayışın inşasından geçiyor. Aksi takdirde, taş devrinden kalma bu siyasi kavgalar, siyah-beyazlı camianın geleceğini karartmaya devam edecek. İşimiz gerçekten çok zor.