Transfer dönemi resmen başlamadan Galatasaray, Avrupa vizyonunu ortaya koydu. Bayern Münih’ten Sané’yi kadrosuna katan sarı-kırmızılılar, Osimhen’den de vazgeçmiş değil. Fenerbahçe’de ise Mourinho’nun kredisi tükenmiş durumda. Sarı-lacivertliler iç yapılanmaya sıkışırken; Galatasaray yalnız koşuyor, farkı her geçen gün açıyor.
Temmuz gelmeden, resmi transfer dönemi bile başlamadan Süper Lig’de tansiyon zirveye taşındı. Sahadaki sezon sona ererken, masada yeni bir dönem çoktan başladı. Bu defa ezberler bozuluyor: Galatasaray - Fenerbahçe rekabeti artık sadece sahada değil, vizyonda ve kulüp kimliğinde de ayrışıyor. Daha doğru bir ifadeyle Galatasaray, bu yarışta yalnız kaldı.
GALATASARAY’IN AVRUPA VİZYONU
Okan Buruk yönetimindeki Galatasaray, şampiyonluk sonrası hız kesmedi. Takım hem saha içi bütünlüğünü korudu, hem de yeni sezona büyük bir iddiayla girdi. Ve bu iddia artık sadece Türkiye ile sınırlı değil. Çünkü Florya, Avrupa’ya ses veriyor.
Geçen sezonu kiralık olarak Galatasaray’da geçiren Victor Osimhen, yalnızca attığı kritik gollerle değil, gösterdiği tutkulu oyunla da gönülleri fethetti. Taraftarlar kadar futbol kamuoyu da onun yeteneğini takdir etti. Galatasaray şimdi, Osimhen’in bonservisini almak için ciddi şekilde devrede. Ve bununla da kalmadı.
Bayern Münih’le yollarını ayıran Alman yıldız Leroy Sané, Galatasaray’la anlaşmaya vardı. İstanbul’a geldi, formayı giydi, ilk fotoğraflar çekildi. Resmi sözleşme 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek. Sözleşme şartları da Galatasaray’ın Avrupa vizyonunu gözler önüne seriyor: yıllık 9 milyon euro maaş + 3 milyon euro imza bonusu. Üstelik oyuncunun sağlık geçmişi nedeniyle özel bir sigorta sistemiyle koruma altına alındığı bilgisi de ortaya çıktı.
VİZYONDA AÇILAN MAKAS
Galatasaray’ın transfer politikası artık kısa vadeli başarıya değil, sürdürülebilir vizyona dayanıyor. Avrupa’dan gelen yıldızlar, kurumsal yapılanmayla entegre biçimde kadroya katılıyor. Bu, sadece kadro kalitesiyle değil; kulüp aklıyla da rakiplerinin önüne geçmek anlamına geliyor.
Kulüp içindeki istikrar ve stratejik planlama, Galatasaray’ı yalnızca Türkiye'de değil, Avrupa sahnesinde de rekabetçi kılıyor. Fenerbahçe ise hala “isim” transferlerinin arkasına saklanırken, Galatasaray uzun vadeli bir sistem inşa ediyor.
FENERBAHÇE’DE GÜVEN KAYBI BÜYÜYOR
Fenerbahçe cephesinde ise işler daha karmaşık. Sezon başında büyük beklentilerle göreve getirilen Mourinho, sarı-lacivertli takımın başında beklenen başarıyı gösteremedi. Avrupa ve lig hedeflerinin gerisinde kalan Fenerbahçe’de taraftarın önemli bir kısmı artık Mourinho’nun ayrılmasını istiyor. Yönetim içindeki fikir ayrılıkları ve yapılanmadaki belirsizlikler de sürecin zorlu geçeceğinin göstergesi.
Sorun sadece teknik direktörle sınırlı değil. Başkan Ali Koç’un 7 yıldır sportif başarıya ulaşamaması camiada sabrı tüketti. Her sezon başında verilen büyük vaatlerin karşılık bulmaması, taraftarın artık yönetime olan güvenini sarstı. Bu tablo içinde dikkat çeken bir gelişme daha yaşandı: yönetim kurulunun en çok konuşulan ismi Acun Ilıcalı, görevinden istifa etti. Bu ayrılık, kulüp içinde yaşanan görüş ayrılıklarının derinliğini bir kez daha ortaya koydu.
Galatasaray kupasını Florya’da kaldırırken, Fenerbahçe hala “kaçan fırsatlar”ın yarattığı boşluğu tartışıyor. Galatasaray’ın kadro kalitesi, transfer hedefleri ve teknik istikrarı, kulüp kimliğinde derin bir fark yaratıyor. Premier League ve Bundesliga’dan transfer edilen yıldızlar, PSG’den hedefe koyulan isimler… Galatasaray, artık Avrupa’nın güçlü kulüpleriyle aynı masada. Fenerbahçe ise henüz o salona bile girmiş değil.
BU YAZ KİMLİK YAZI
2025 - 2026 sezonu başlamadan önce futbol artık sadece sahada değil; medya, strateji, iletişim ve kurumsal akılda oynanıyor. Galatasaray bu yarışta yalnız koşuyor. Bu yaz sadece “kim geldi?” değil, “kim neyi temsil ediyor?” sorusu konuşulacak. Ve bu sorunun cevabı çoktan belli oldu.
Öyle görünüyor ki; Fenerbahçe’ye gerçekten güçlü bir rakip diyebilmemiz için birkaç yaz daha geçmesi gerekecek.